15 Aralık 2013
Merhaba Arkadaşlar,
Yedi günlük Fethiye Bisiklet Gezisi için Fatih Buddy ile Akyaka’dan yola çıkıyoruz. Köyceğiz’den Nil’i alıp bugün Fethiye’ye kadar pedal çevireceğiz.
Akyaka’yı geride bıraktıktan sonra Esentepe dolaylarında hava sıcaklığı sıfır dereceye kadar iniyor. Sürekli hareket ederek kendimizi ısıtmaya çalışıyoruz. Tek üşüyen yerim ayaklarım oluyor. Onun dışında kendimi çok iyi hissediyorum. Yeni bir turun heyecanıyla soğuk, odak alanımın dışında kalıyor.
Köyceğiz’e yaklaştıkça hava sıcaklığı da artıyor. Burada bir petrol istasyonunda Nil ve Merih abi ile buluşuyoruz. Merih Abi bizimle birlikte Dalaman’a kadar gelecek, oradan geriye dönecek. Bize eşlik ettiği için çok teşekkür ederiz.
Dalaman çıkışında hep birlikte çaylarımızı yudumladıktan sonra Merih abi ile vedalaşıp Göcek Geçidine doğru yaklaşııyoruz. Göcek tüneline bisikletle girmek yasak olduğu için geçidi tırmanacağız. 2.5 km tırmanış sonrasında zorlanmadan zirveye ulaşıyoruz. Burada zafer fotoğrafımızı çektikten sonra inişe geçiyoruz.
Geçidin bittiği yerde Göcek’e ulaşıyoruz. Öğle yemeğimizi yemek için merkeze girip Fatih’in bildiği bir yerde ekmek arası köftelerimizi sipariş ediyoruz. Karnımızı doyurup dinlenirken, Fethiye’ye kadar kalan yolumuzun kritiğini yapıyoruz ve sonra da yola koyuluyoruz.
İnlice’yi hızla geçip yolumuza devam ediyoruz. Kısa çıkışlarımız oluyor, hepsini birer birer geride bırakıyoruz. Yine bir tırmanış sonunda Katrancı Koyunu izlemek için karayollarının seyir alanında mola veriyoruz. Bu güzel manzarayı izlerken bize hayran kalan çiftin ısmarladığı çaylarımızı yudumluyoruz. 🙂
İnişle birlikte Yanıklar’a geliyoruz. Sırasıyla Kargı ve Çiftlik’i de geride bıraktıktan sonra Çalış Plajı tarafından Fethiye’ye giriş yapıyoruz. Bugün pansiyonda kalacağımız için yer arayışına giriyoruz. Bu sırada Fethiye içinde bir arkadaşımıza rastlıyoruz ve bize yardımcı oluyor. Bütçemize uygun bir yer bulamayınca aramaya devam ediyoruz. Nil aracılığıyla Turizm Danışma Bürosundan yardım alıyoruz. Marina dolaylarında dişimize uygun olan Pınara Pansiyon‘a yerleşiyoruz. Tam bir bisiklet dostu pansiyon ve işletmecilerinin çok iyi insanlar olduğunu belirtmek istiyorum. Yolu düşenler konaklama tercihinde ilk sıraya koyabilirler.
Aldığımız sıcak duşla rahatladıktan sonra akşam yemeği için dışarıya çıkıyoruz. Bu sırada bizi Fethiye’de Alkoç Ticaret ortağı Alper Kara karşılıyor. Yemek yiyeceğimiz yere kadar muhabbet ederek gidiyoruz. Fethiye’nin meşhur lokantasına gidip bir güzel karnımızı doyuruyoruz. Alper Bey burada bizden ayrılıyor ve bu bölgede her türlü sorunumuzda kendisine ulaşmamızı söylüyor. Bunun güvencesi ile çok daha keyifli tur yapacağız. 😉
Yemeğin ardından bir şeyler içmek için gözümüze birkaç mekan kestiriyoruz. Hayalimiz olan şömine kenarı olmasa da yakınında bir yere oturup muhabbet eşliğinde bir şeyler içiyoruz. Yeteri kadar zaman geçirdikten sonra pansiyona dönüp yatmaya hazırlanıyoruz. Yarın çok güzel bir gün bizi bekliyor. Ankara’dan Kaya Palancılar ve Bodrum’dan Kerim Öner de bize katılacak ve 5 kişi tura başlayacağız.
Toplam Km: 110.00 | Ort.Hız: 00.0 | Max.Hız: 00.0 | Bisiklet Kullanımı: 00:00:00
Akyaka ? Fethiye Güzergâh ve Yükselti Haritası;
16 Aralık 2013
Sabah 7.00’de Kaya Abinin mesajı ile uyanıyoruz. Otogardaymış, toparlanıp pansiyona doğru gelecek. Biz de bir süre daha yatak sefası yapıyoruz. Tabii bizden önce hazır olan Nil’ i yolluyoruz Kaya abiyi karşılayıp odaya getirmesi için 🙂 Biz de hazırlanıp hep birlikte kahvaltıya iniyoruz. Bu arada Kerim’ in de Fethiye’ye ulaştığını öğreniyoruz. Çok geçmeden o da geliyor ve ekip tamamlanıyor. Saat 10.00’da merkezden hareket edeceğiz. Fatih Buddy ile bu turda yeni bisikletlerimizi kullanacağız. O nedenle bu tur bizim için çok daha farklı bir anlam taşıyor. 🙂
9.30 gibi merkeze gidip bir marketten alışveriş yapıyoruz. Bu sırada hemen bir kasa oluşturuyoruz. Az kişi olan turlarda kasa olması her konuda çok daha iyi oluyor. Ortak harcamaların hepsi tek elden yapılıyor. Market alışverişimizi yapıp aldıklarımızı bisikletlere yerleştiriyoruz. Artık hazırız ve yola çıkabiliriz. Fotoğraf çekip hemen yola koyuluyoruz.
Rotamız kabataslak olarak var ama genelde doğaçlama olacak. O nedenle herkes çok rahat. Herkes kendi temposunda pedal çevirip istediği yerde mola verebiliyor. Tamamen kafa dinlemek için geldik buralara ve trafikten uzak yerlerde pedal çevireceğiz. Bugün Fethiye’nin karşısında bulunan yarımada çevresini dolaşıp dağ yolundan Kayaköy’e gitmeyi düşünüyoruz.
Biraz pedalladıktan sonra Fethiye manzarasında mola veriyoruz.
Fethiye güne henüz yeni uyanıyor.
Nil arkasında onca yükle bizden geri kalmıyor. Tebrikler… 🙂
Kaya abi ise 24 jant katlanır bisikletiyle bizlerle. Ankara’dan gelip bizimle pedalladığı için çok mutluyuz.
Yarımadanın koylarını görerek pedallamaya devam ediyoruz.
“Çevreni temiz tut, geleceğini koru.” İşin özeti bu aslında. Bisiklet kullanmamızın nedenlerinden birisi işte. Bu ayrıntı Fatih Buddy’nin dikkatinden kaçmıyor. Fatih de taa İstanbul’dan geldi ve ayağının tozuyla bizlerle pedal çeviriyor.
Uzun ve kamplı turlarım da kullanacağım bu yeni canavarım. Bu turda performansını çok daha iyi göreceğiz. Ayrıntılar için; Surly Disc Trucker
Fethiye’nin karşısında uzanan Şövalye adası bu taraftan da çok güzel görünüyor. Küçük ama çok güzel bir ada burası…
Makineyi otomatik moda kurup tur arkadaşlarım ile kamera karşısına geçiyoruz.
Küçük Samanlık koyunu geçip, Büyük Samanlık koyuna geliyoruz. Koya girip şöyle çevreye ayak üstü bakıp devam etmek istiyoruz ama bu kış günü koyda bulunan kim olduğu belli değil biri, girişin ücretli olduğunu söylüyor. Bu durum karşısında şaşırsak da üstelemeden yolumuza devam ediyoruz.
Küçük ve Büyük Samanlık koyunun ardından karşımıza çıkan bu güzel Kuleli Koyunun manzarasını izliyoruz.
Bu güzel koyu arkamıza alıp hep birlikte güzel bir kare çekiyoruz.
Kısa çıkışlar ve inişler ile yol çok keyifli bir hal alıyor. Bu sayede ne sıkıyor, ne de yoruyor. Bulduğumuz her güzel manzarada mola veriyoruz.
Ülkemin her noktasının çok güzel olduğunu her fırsatta söylüyorum. Ama buralar ayrı bir güzel. Sanki daha torpilli gibi. 🙂
Yarımadayı tam olarak döndükten sonra dağ yoluna giriyoruz. Buradan Kayaköy’e doğru geçiş yapacağız. Yer yer çok sert çıkışı olan yolda zorlanıyoruz. Kerim’le önden giderek arkadaşlarımızı beklerken fotoğraf çekiyoruz.
Nil ve Fatih rampanın son kilometrelerini tırmanıyorlar.
Rampa nihayet biraz hafifliyor ve ilerlemek kolaylaşıyor. Doğayla iç içe olduğumuz için çok şanslıyız. Kuş cıvıltıları eşliğinde trafikten uzak pedal çeviriyoruz.
Karşımıza çıkan yol ayrımlarında GPS’ten yardım alarak devam ediyoruz. Tarihi sarnıç yanından geçip inişe devam ediyoruz. İlk olarak karşımıza Belen köyü çıkıyor.
Yol üzerinde gördüğümüz tabelalardan buranın Likya yürüyüş yolu rotalarından biri olduğunu anlıyoruz.
Belen Köyünde çeşme başında duruyoruz. Suyu azalanlar ilave ediyor ve Kayaköy’e devam ediyoruz.
Koyunlar ve kuzular bahçede çok güzel görünüyorlar. 🙂
Kayaköy’de köy kahvesinde mola veriyoruz. Çaylarımızı yudumlarken yemek için bir şeyler düşünmeye başlıyoruz. Kış olduğu için hemen hemen bütün işletmeler kapalı. Erzaklarımızı akşam için kullanmak istiyoruz. Çaylarımızı içtikten sonra Kayaköy içinde kısa bir tur atıyoruz. Açık bir yer bulup gözleme siparişlerimizi veriyoruz. Sırayla gelen gözlemeleri ayran eşliğinde afiyetle mideye indiriyoruz.
Yeteri kadar zaman geçirdikten sonra Gemile Koyu’na doğru harekete geçiyoruz. Bugün orada kalacağız. O nedenle erken ulaşıp kamp kurmak iyi olacak.
Gemile Koyu’na ulaşmak için yine bir rampa tırmanıyoruz ve zirvede bütün ekip tamamlandıktan sonra inişe geçiyoruz.
Gemile Koyu’nun karşısında bulunan Gemiler Adası buradan çok güzel görünüyor. Ada üzerinde tarihi yapılar var. Kalacağımız yeri buradan görünce daha da heyecanlanıyoruz. O kadar güzel görünüyor ki bir an önce gitmek istiyoruz.
Aşağıya doğru salıyoruz bisikletlerimizi. Koya kadar ineceğiz nasıl olsa.
Gemile Koyuna ulaştıktan sonra burada gördüğümüz birkaç kişiye çadır kurmamızın mümkün olup olmadığını soruyoruz. İstediğiniz yere kurun cevabını alınca çok seviniyoruz ve ateş yakabileceğimiz, tuvalete yakın bir yer bulup çadırlarımızı kuruyoruz. Bundan sonra oturup bir güzel dinleniyoruz.
Bu sırada köpekleri hiç sevmememe karşın burada yanımdan ayrılmayan bir köpek ile oynamaya başlıyorum. 🙂 Bakıyorum da çok da kötü yaratıklar değillermiş yav. 🙂
Gemiler adası manzarasında sessizliğin ve huzurun tadını çıkartıyoruz. Hepimiz de çok mutluyuz.
Saat ilerleyip hava karardıktan sonra akşam yemeği için Kerim hazırlığa başlıyor. Ateşi yakıp sucukları hazırlıyor. Ateş köz olduktan sonra pişirme aşamasına geçiyoruz.
Akşam yemeğimiz sucuk ekmek ve Kerim’in yanında getirdiği kırmızı şarap oluyor. Afiyetle karnımızı doyurup ateş başında muhabbet ederek bir şeyler içmeye devam ediyoruz.
Çevreden kurumuş çalı çırpı ve odun toplayıp ateşimizin sönmemesi için çaba gösteriyoruz. Yatana kadar ateş başında vakit geçiriyoruz.
Muhteşem dakikaların ardından çadırlarımıza girip huzur dolu uykumuza dalıyoruz. Yarın yeni yerler, yeni yollar bizi bekler…
Toplam Km: 33.00 | Ort.Hız: 00.0 | Max.Hız: 00.0 | Bisiklet Kullanımı: 00:00:00
Fethiye ? Gemile Koyu Güzergâh ve Yükselti Haritası;
17 Aralık 2013
Muhteşem bir gecenin ardından yeni güne huzurla uyanıyoruz. Benden önce uyananlar kahvaltılarını yapmışlar bile. Çadırımdan çıkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra çevreyi geziyorum. Konakladığımız yerin güzelliğini seyrederek kahvaltımızı yapıyoruz. Kerim yine erkenden kalkıp ateş yakmış . Sabah hava biraz serin olduğu için ısınmak hepimize iyi geliyor.
Kahvaltımızın üzerine çay ve kahve içiyoruz. Ardından da toplanıp bisikletlerimizi yükledikten sonra pedallamaya başlıyoruz. Güne 3 kilometrelik tırmanış ile başlıyoruz. Zirvede durup soluklandıktan sonra Kayaköy’e doğru salıyoruz bisikletlerimizi. Dün öğle yemeği yediğimiz yerin yanından geçip biraz ileride duruyoruz. Kayaköy’ü arkamıza alıp fotoğraf çekiliyoruz.
19.yy başında kurulmuş bu şehre tekrar gelip ayrıntısıyla gezmek istiyoruz.
Kayaköy’den ayrılıp Hisarönü’ne doğru pedal çeviriyoruz. Burada yine önümüzde bir tepe görünüyor. Burayı aşıp Hisarönü’ne, ardından da Ölüdeniz’e geçeceğiz.
Bir süre ilerledikten sonra rampa sertleşiyor ve hızımız düşüyor. Bu arada günün ilk saatlerinden beri Nil’in bisikletinden gelen garip seslerin nedenini anlıyoruz. Zinciri neredeyse kopacak. Baklanın birisi açılmış ama zincir kopmamış şekilde görüyorum. Hemen zincirini tamir edip yolumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Sezon dışı olduğu için Hisarönü terkedilmiş şehir görünümünde. O nedenle oyalanmadan Ölüdeniz’e devam ediyoruz. Hisarönü çıkışında Kaya Abi bankamatiğe giderken Fatih de telefonla konuşuyor. Birazdan yanımıza geldiğinde ise kayınpederinin rahatsızlandığını ve hastaneye kaldırıldığını söylüyor. Hatta bugün İstanbul’a bile dönebilirim diyor. Bu durumda hepimizin morali bozuluyor. Kötü bir şey olmaz diye umuyoruz ve hep birlikte Ölüdeniz’e devam ediyoruz.
Ölüdeniz’e varınca Fatih Buddy tekrar telefonlaşıyor ve gelen üzücü haber sonrası İstanbul’a dönmek zorunda olduğunu söylüyor. Kerim hemen minibüse binip Fethiye’ye arabasını almaya gidiyor. Bu sırada biz de Ölüdeniz’de onu bekliyoruz.
Bir saat sonra Kerim gelince hep birlikte yemek yiyoruz. Tam bu sırada Kerim’in de arka jant tellerinden birisi kırılıyor. Ve hemen plan yapılıyor. Fatih Buddy’i hava alanına bırakıp, bisikletini Marmaris’e götürecek Kerim. Ardından bisikletini yaptırırsa tura geri dönecek. Yaptıramazsa Kerim de turu bırakmış olacak.
Yemeğin ardından Fatih ve Kerim ile vedalaşıyoruz. Biz Kabak Koyuna doğru yolumuza devam ediyoruz. Açık söylemek gerekirse bizim de hevesimiz kırıldı. Kaya abim taaa Ankara’dan çıkıp gelmese biz de turu burada bırakırdık sanırım.
Ölüdeniz’ i tırmanış ile geride bırakıyoruz. Plajı uzunca gören noktada durup fotoğraf çekiliyoruz.
Buradan sonra büyük bir tatil köyünün olduğu koy görünüyor. Koyu komple tatil köyü yapmışlar. Yanından hızla geçip tekrar tırmanmaya başlıyoruz. Ama öyle böyle değil, yer yer çok sertleşen rampayı tırmanıyoruz. Dağın yamacından geçerken arada sırada yukarıdan kaya parçaları düşüyor üzerimize. O bölgeyi hızla geçip yukarıda arkadaşlarımı bekliyorum.
Kayaların ne kadar sarp ve korkutucu olduğunu aşağıdaki fotoğraftan görebilirsiniz.
Biraz daha yükseldikten sonra kuş bakışı tatil köyünü izliyoruz. Tırmanışımız henüz bitmiş değil, bitecek gibi de görünmüyor.
Dağın yamacından yamacından pedallamaya devam ediyoruz. Ara ara dağ keçileri yüzünden taşlar yuvarlanıyor. Neyse ki üzerimize gelmiyor.
Kelebekler Vadisinin göründüğü noktaya kadar tırmanıyoruz. Tam zirveye ulaşınca derin bir nefes çekiyoruz. Kelebekler Vadisi çok sarp olduğu için tam olarak göremiyoruz. Devam edince Uzunyurt köyüne ulaşıyoruz. Burada yine çay molası veriyoruz. Hedefimiz olan Kabak Koyuna 8 km yolumuz kalmış. Bunun hemen hemen yarısı tırmanış olacak. Bugün gerçekten çok rampa tırmandık ve hala da tırmanmaya devam ediyoruz.
Önce güzel bir iniş, hemen ardından da aynı güzellikte bir çıkış gerçekleştiriyoruz. Hava kararmak üzereyken Kabak Koyuna ulaşıyoruz. Köyün girişinde ekmek almak için markette duruyoruz. Bu sırada yan taraftan amcanın birisi isterseniz kamp alanımız var diye bize sesleniyor. İlk başta pek önemsemiyoruz ama ardından amcayı dinliyoruz. Kaya abi ve Nil, amca ile konuşurken ben de marketten ekmek ve içecek bir şeyler alıyorum. Dışarıya çıktığımda arkadaşlarım amcayla anlaşmışlar bile. 🙂 Bu güzel haberle birlikte amca ve eşinin gösterdiği yoldan kamp alanına doğru gidiyoruz. Bu arada çadır ve akşam bir demlik çay için kişi başı 10 TL’ye anlaşıyoruz.
Mekana ulaşınca teyzemiz isterseniz hiç uğraşmayın bakın burada bungalow da var diyor. Bu teklif bize de sıcak geliyor ve kabul ediyoruz. Üstüne teyze bize bir de akşam yemeği yapıyor.
İşin garibi bizi karşılayan, bizi çağıran, bizimle pazarlık yapan Selahattin amca meğer tamamen körmüş. Bunu çok sonra öğreniyoruz. Kör olup da hayata bu denli bağlı olan birisini daha ben görmedim.
Odaya yerleşip duşumuzu aldıktan sonra akşam yemeği için evlerine geçiyoruz. Nevin Abla masamızı baştan aşağıya donatıyor. Akşam yemeğinde bu çifti yakından tanıma şansı buluyoruz. Yemeğin ardından çay da geliyor ve muhabbete devam ediyoruz. Ha bu arada birde Gogo adında köpekleri var. O kadar şirin ki, sayesinde benim bu turda köpeklere karşı sempatim arttı. 🙂
Eğer Kabak Koyuna giderseniz mutlaka bu aileyi ziyaret edin. Bir şey kaybetmez, aksine kazanırsınız. Selahattin & Nevin çifti eski Shiva Kampın sahipleri, işletmenin ismini değiştireceklermiş. O nedenle isimleri ile bulmanız çok daha kolay olur. 🙂
Toplam Km: 35.00 | Ort.Hız: 00.0 | Max.Hız: 00.0 | Bisiklet Kullanımı: 00:00:00
Gemile Koyu – Kabak Koyu Güzergâh ve Yükselti Haritası;
18 Aralık 2013
Gece belli bir saatten sonra tek battaniyeyle üşüyorum. Uyku tulumunu çıkartmaya üşendiğim için bir oraya bir buraya döneyim, iki büklüm olayım ısınayım derken sabah oluyor. 🙂 Nil, kendi odasında baştan battaniye yerine uyku tulumuna girmiş zaten. Off neden akıl edemedim ki diyorum. Kaya abide zaten üşüme olayı diye bir şey yok…
Hazırlandıktan sonra Selahattin Abi ve Nevin Ablanın evine kahvaltıya geçiyoruz. Kahvaltıda yok yok derken: Çam kozalağı reçeli bile var…
Muhteşem Kabak koyu manzaralı kahvaltının üzerine Selahattin Abiyle çaylarımızı yudumluyoruz. Her ne kadar gözleri görmese de manzaranın güzelliğinde en az benim kadar huzur buluyor. Bu durum beni gerçekten hayrete düşürüyor. Yüzüne vuran güneş ışıkları bile onu çok mutlu edebiliyor. Hayatla barışık olmak budur işte.
Ayrılmadan önce hep birlikte hatıra fotoğrafı çekiliyoruz. Bu güzel misafirperverlik için ne kadar teşekkür etsek azdır.
Evin sevimli köpeği Gogo bana poz veriyor.
Artık yola çıkma zamanı. Bisikletlerimizi yola çıkartıp hazırlamaya başlıyoruz. Tüm yükümüzü alıp buraya veda etme zamanı geliyor.
Dün geldiğimiz yolu Kelebekler Vadisine kadar geri döneceğiz. Önümüzde uzun bir tırmanış olacak. Bugün hava raporu güzel görünüyor ama akşam üzeri yağmur gelebilir.
Yanından geçtiğimiz yanmış kamyonu fotoğraflamadan devam etmiyorum. Neden ve nasıl yandı bir bilgimiz yok tabii. 🙂
Tur arkadaşımız sevgili Nil’in keyfi yerinde. Tırmanışlarda arkasında onca yükle bizden geri kalır yanı yok.
Ben biraz daha tempo tutturup ilerliyorum ve Uzunyurt köyünde bir çeşme başında duruyorum. Ama bu çeşmenin bir adı ve hikayesi var.
“Mezarı deniz asker çeşmesi”
Hikayesi ise;
Bu çeşme 1955 senesinde deniz yolu ile askere sevki sırasında bilinmeyen bir nedenle denize düşerek kaybolan ve bütün aramalara rağmen bulunamayan Molla Osman oğlu 1933 doğumlu Celal Karadağ hayrına yapılmıştır.
Kaya abi de geliyor. Burada kısa bir mola hepimize iyi geliyor.
Kelebekler Vadisini son kez izleyerek pedallarımızı Yediburunlar’a doğru çeviriyoruz.
Karşımızda uzanan manzara çok güzel görünüyor. Bir süre burayı seyre dalıyoruz.
Uzunyurt Köyü geride kalır kalmaz tekrar tırmanışa başlıyoruz. İstikamatimiz Yediburunlar olacak ve 1400 metreye kadar yükseleceğiz. Henüz 400 metre dolaylarındayız. Önümüzde çıkmamız gereken 1000 metrelik rakım farkı var. Birkaç km çıktıktan sonra durup durum değerlendirmesi yapıyoruz. Havanın akşam üzeri yağması ve dün aramızdan ayrılan arkadaşlarımızı düşünerek rotamızı değiştirme teklifi sunuyorum. Kaya abi ve Nil de bu teklifi onaylayınca Yediburunlar yerine Ölüdeniz’e geri dönmeye karar veriyoruz. Bugün Ölüdeniz’e varıp güzelce dinlenmek istiyoruz. Buraya tatile geldik nasıl olsa. 🙂
Dün çıktığımız rampaları keyifle inerek Ölüdeniz’e doğru gidiyoruz.
Tamamen bir otele ait olan koyda yapılan çalışmalar sayesinde denizin ne kadar kirlendiğine şahit oluyoruz. Burada bir süre durup bu manzarayı izliyoruz. Ekmek yedikleri denizi nasıl da kirletiyorlar.
Ölüdeniz’e ulaştıktan sonra marketten alışveriş yapıp kamp kuracağımız yere doğru gidiyoruz. Geçtiğimiz yıl geldiğim bir yer vardı, arkadaşlarıma orayı öneriyorum. Hem insanlardan uzak, hem de çok huzurlu bir yer.
Son bir kilometre yol iyice bozulunca bisikletleri elimize alarak devam ediyoruz. Zor da olsa ulaştıktan sonra çadırlarımızı kuruyoruz. Akşam ateş yakmak üzere biraz odun toplayıp dinlenmeye çekiliyoruz.
Sonra çevreyi gezmeye çıkıyoruz.
Muhteşem manzaradan bir panoramik fotoğraf;
Akşam yemeğimizi yedikten sonra ateş yakıyoruz. Ama bir süre sonra yağmur damlaları üzerimize düşünce ateşi üzeri kapalı bir alana taşıyoruz. Gecenin geç saatine kadar ateş başında muhabbet ediyoruz. O kadar güzel dakikalar geçiriyoruz ki kelimelere dökmemin imkanı yok.
Gece çadırlara girerken duran yağmur bir süre sonra tekrar başlıyor. Çadırımızın tentesine pıtır pıtır vuran yağmur damlalarını dinleyerek uykuya dalıyoruz.
Toplam Km: 21.25 | Ort.Hız: 11.62| Max.Hız: 48.67| Bisiklet Kullanımı: 01:56:54
Kabak Koyu – Ölüdeniz Güzergâh ve Yükselti Haritası;
19 Aralık 2013
Sabaha yine kapalı hava ile uyanıyoruz. Şimdilik yağmur yok ama hava raporuna göre bugün yağmurlu geçecek. Çadırlarımızı toplayıp kahvaltıyı yaparken günü planlıyoruz. hiç birimizin ıslanmaya niyeti yok. 🙂
Kamp alanımızdan ayrılmadan önce son kez manzarayı seyredip Ölüdeniz’e devam ediyoruz. Burada bir yere oturup değerlendirme yapacağız.
Yüzünü asmış hava hiç açacakmış gibi görünmüyor. Bir kafeye oturup çay, kahve içerek bekliyoruz. Bugün de burada kalabiliriz, Fethiye’ye de gidebiliriz yada Saklıkent’e devam edebiliriz. Karar vermekte zorlanıyoruz. Bir saatten fazla bekledikten sonra hava biraz açınca en azından Fethiye’ye kadar gitmek için yola koyuluyoruz.
Ölüdeniz rampasını çıkmaya başlıyoruz. Bu hiç kolay olmuyor tabii. Yer yer %12’lik eğime sahip rampa eşyalarımız ile yüklü bisikletlerimizi çıkartmamız konusunda bizi epey zorluyor.
Zirveye ulaşıp bir süre bekledikten sonra Fethiye’ye doğru salınmaya başlıyoruz. Buradan sonra yolumuz iniş olduğu için keyfimiz yerinde. 🙂 Merkeze ulaşınca önce öğle yemeğini yiyoruz. Ardından bisikletçi arkadaşlarımızı ziyaret ediyoruz.
Tam bu sırada dışarıda yağmur başlıyor. Saklıkent’e belki devam ederiz fikri burada son buluyor ve pansiyonun yolunu tutuyoruz. Üç, dört kilometrelik yolda az da olsa ıslanıyoruz. İlk geldiğimiz gün kaldığımız pansiyona geldik yine. Sahibi bizi tanıyorlar ve geçen kaldığımız tarifeden hemen üç kişilik odayı veriyor bize.
Odaya girip üzerimizi değiştikten sonra biraz dinlenelim derken uyuyup kalmışız. Nasıl olsa tatildeyiz ama demi. 🙂 Sonra da birlikte dışarıya çıkıp Fethiye sokaklarında gezerek akşam yemeği için Kaya Abinin bulduğu yere gidiyoruz.
Güzel bir akşam yemeğinin ardından pansiyona geri dönüyoruz. Burada da çay kahve eşliğinde muhabbete devam ediyoruz ve geç saatte odaya giderek uykuya dalıyoruz.
Toplam Km: 16.83 | Ort.Hız: 11.88| Max.Hız: 62.89 | Bisiklet Kullanımı: 01:30:06
Ölüdeniz – Fethiye Güzergâh ve Yükselti Haritası;
20 Aralık 2013
Sabah erkenden uyanıyoruz. Pansiyonda keyifle kahvaltımızı yapıyoruz. Bugün köy yollarından Saklıkent’e gidip orada kalacağız.
Fethiye ilçe merkezinde bir süre pedal çeviriyoruz ve Esenköy yönünde devam ederken yolumuz üzerinde Alper abinin dükkanına uğruyoruz. Bir bardak çay içip sohbet ediyoruz. Ardından tekrar yola koyuluyoruz. Öğle ve akşam yemeği için marketin birisinde durarak alışveriş yapıyoruz. Saklıkent’te açık tesis bulamayabiliriz. O nedenle tedarikli gitmekte fayda var.
Esenköy’ün içinden geçtikten sonra tırmanışa başlıyoruz. Bozyer köyünden geçip devam diyoruz tırmanmaya. Tahmin ettiğimizden daha uzun sürüyor tırmanış ve Gökben köyüne kadar geliyoruz. Burada köy kahvesinde mola veriyoruz. Yarım saat kadar dinleniyoruz ve odun ateşinde yapılan çaydan içiyoruz. O kadar lezzetli ki Kaya abimin ısrarı üzerine ikinci bardağımızı içiyoruz. 🙂
Molanın ardından yola koyuluyoruz ve tekrar tırmanışla devam ediyoruz. Bir süre daha tırmandıktan sonra nihayet iniş başlıyor. Kabaağaç köyüne kadar muhteşem manzara eşliğinde iniyoruz. Bugün hava çok güzel olduğu için dünün acısını çıkartıyoruz.
Buradan sonra Alaçat köyünde Fethiye – Kaş anayolu ile kesişiyoruz. Hemen anayolun karşısına geçerek Çamurköy’e doğru gidiyoruz. Karnımız iyice acıktı, Kadıköy’e biran önce ulaşıp karnımızı doyurmak istiyoruz. Çamurköy’ü geride bırakıyoruz ve bir türlü Kadıköy gelmek bilmiyor. Karnımız iyice acıktığı için yol gözümüzde uzuyor.
Nihayet vardık ve hemen kendimize bir yer buluyoruz. Kadıköy Belediyesinin merkezinde bulunan çay bahçesinde güzel bir kamelyaya oturup masamızı kuruyoruz. Afiyetle kumanyamızı yedikten sonra üzerine çaylarımızı yudumluyoruz.
Bir saat kadar verdiğimiz molanın ardından Saklıkent’e doğru devam ediyoruz. Artık çok az yolumuz kaldı. Hafif çıkış ve inişler eşliğinde çeviriyoruz pedallarımızı. Saklıkent’e yaklaşıyoruz ama her yer kapalı görünüyor. Terk edilmiş bütün tesisler. Bir yerden iyi tatiller diye bağıran birine el sallıyoruz ve çay davetini geri çevirmek zorunda kalıyoruz.
Saklıkent’e varıyoruz ve açık tesis var mı diye çevreyi geziyoruz. Biraz ileride iki tane açık tesis buluyoruz. Birisinde durup kısaca durumumuzu anlatıyoruz. Çadır kurmamız için de bize yer gösterince hemen bisikletlerimizi bir kenara koyup yaktıkları ateş başında oturup muhabbet dalıyoruz. Aslen karadenizli olan bu işletmeye ne kadar teşekkür etsek azdır. Akşam yemeğimizi de burada yeme kararı alıyoruz. Biraz ısındıktan sonra çadırlarımızı kurmak üzere harekete geçiyoruz.
Çadırlarımızı kurmadan önce kaldığımız yerde hatıra fotoğrafı çekiliyoruz.
Çadırımızı kurup, üzerimizi değiştikten sonra akşam yemeğimizi yiyoruz. Ardından bir demlik çay eşliğinde el arabası içinde yanan ateş başında muhabbete başlıyoruz. Rüzgar estikçe el arabasını rüzgar almayan yere taşıyoruz. 🙂 İşletmede çalışan arkadaş sağ olsun bize odun da getirdi. Keyfimize dokunmayın… 🙂
Geç saate kadar vakit geçiriyoruz burada. Ardından ateşi söndürüp çadırlarımıza gidiyoruz.
Toplam Km: 46.57 | Ort.Hız: 14.41 | Max.Hız: 55.00 | Bisiklet Kullanımı: 03:20:19
Fethiye – Saklıkent Kanyonu Güzergâh ve Yükselti Haritası;
21 Aralık 2013
Keyifle geçen gecenin ardından dinç olarak güne uyanıyoruz. Kahvaltımızı yine yanımızdaki erzaklarla yapacağız. İşletmedeki arkadaş bize bir demlik çay hazırlıyor. Kahvaltımızı yaptıktan hemen sonra yola çıkıyoruz. Son kez kanyondan fotoğraf alıyoruz. Kış mevsiminde içine girme imkanı yok.
Saklıkent’i kısa ama sert bir çıkışla geride bırakıyoruz. Kanyondan gelen suyun oluşturduğu dereye son kez bakarak yolumuza devam ediyoruz. Bugün artık dönüşe geçiyoruz. Turumuza yarın Akyaka’da son vereceğiz. Bugün nereye kadar gidebiliriz bilmiyoruz.
Kayadibi köyü kavşağındaki bu yer çok güzel görünüyor.
Kadıköy’e kadar dün geldiğimiz yolu geri dönüyoruz. Kadıköy’den sonra Muğla’nın yeni ilçesi Seydikemer’e kadar köy yollarında pedal çeviriyoruz. Bu yolda tempoyu tutturduğumuz için hiç durmuyoruz. Seydikemer ilçesi girişinde durup bir şeyler içerek dinleniyoruz.
Seydikemer’den sonra Fethiye’ye doğru anayoldan devam ediyoruz. Kaç gündür trafikten uzak pedal çeviriyorduk. Burada trafiğin içine girince biraz keyfimiz kaçıyor tabii. 🙂 Ama artık tur sonuna kadar trafikle devam edeceğiz.
Fethiye’ye ulaşıyoruz ama ilçe merkezine girmeden çevre yolundan devam ediyoruz. Çameli kavşağında gördüğümüz lokantada yemek molası veriyoruz. Meşhur olan pideden sipariş veriyoruz. 🙂 Bu bölgelerde nedense her yerin pidesi meşhur. 🙂
Yemek molasının ardından tekrar yollardayız. Sırasıyla Çiftlik ve Kargı’yı geçerek Yanıklar’a geliyoruz. Burada bir markette durarak akşam yemeği için alışveriş yapıyoruz. Katrancı Koyu yada İnlice koyunda kalmak istiyoruz. Orada ateş yakıp sucuk ekmek yapmak istiyoruz. Yanıklar’dan çıkar çıkmaz tırmanış başlıyor ve tırmanışın bittiği yerde ise Katrancı Koyu kavşağı çıkıyor karşımıza. Burada kısa bir kritik yapıp saat erken olduğu için İnlice koyuna devam etme kararı alıyoruz.
Güzel bir inişten sonra tekrar bir rampa daha tırmanmaya başlıyoruz. Burayı da hızla iniyoruz ve düzlükte tempolu olarak ilerliyoruz. İnlice koyu kavşağından içeri giriyoruz ve birkaç km ilerledikten sonra koya ulaşıyoruz. Ama beklediğimiz gibi çıkmıyor. Çok güzel bir yer ama bangır bangır arabesk müzik çalarak kafa çekenlerin mekanında pek rahat edemeyiz. O nedenle yine bir değerlendirme yaparak Göcek’e gitmeye karar veriyoruz. 🙂
Hadi hayırlısı diyerek asılıyoruz pedallara. Burada da yine bir tırmanış bizi bekliyor. Yavaşça burayı tırmanıp Göcek’e salınıyoruz. Merkeze girip kalacak yer bakıyoruz. Bu sırada peşimize takılan bir çocuk sayesinde marinaya kadar gidiyoruz. Kapıdaki güvenlik görevlisinin önerisi üzerine hemen sahile çadırlarımızı kuruyoruz. 🙂
Bu arada yaptığımız alışveriş yalan oluyor. Çadırımızı kurup üzerimizi değişip hep birlikte gözleme yemeye gidiyoruz. Göcek’te hiç bir şekilde ateş yakılmasına izin verilmiyor. O nedenle sucuk ekmek yapamıyoruz. Ama Kaya Abi pes etmiyor ve markete gidip kamp ocak seti alıyor. Gözlemeyi aperitif olarak yiyoruz ve bir kaç saat sonra kapanmış bir kafenin dışarıda kalan sandalye ve masasına oturarak sucukları pişiriyoruz. Üzerine çayımızı da yapıyoruz. Oh, yerlerde rezil olmadan yemeğimizi yedik. 🙂 Gerçi biz rezilliği de seviyoruz, yoksa ne işimiz var yollarda? 🙂
Geç vakit merkezdeki pasataneye gidiyoruz Kaya abi kafaya koymuş bize tatlı ısmarlayacak 🙂 Bu pastane öyle sıcak ki, iyice ısınıp sıcağı depolayıp çadırlarımıza dönüyoruz. Son gecemizde bu şekilde son buluyor.
Toplam Km: 72.82 | Ort.Hız: 17.69 | Max.Hız: 61.71 | Bisiklet Kullanımı: 04:12:40
Saklıkent Kanyonu – Göcek Güzergâh ve Yükselti Haritası;
22 Aralık 2013
Turumuzun son gününe istemeyerek uyanıyoruz. Tam 8 gündür yollardayız, bizden daha mutlusu yoktur herhalde. 🙂 Çadırlarımızı toplayıp kahvaltımızı yapıyoruz. Kaya Abi almış olduğu ocak setiyle bize kahvaltıda çay demliyor. Birlikte güzel bir kahvaltı yapıyoruz ayaküstü. 🙂
Göcek’i geride bırakıp hemen tırmanmaya başlıyoruz. Tünele ulaşıyoruz ve normalde girilmesi yasak olan tünele giriyoruz. Gelirken tırmandık, giderken tırmanmayalım diyoruz. Hep birlikte giriyoruz tünele ve bisikletlerimizi tünelin sağ tarafındaki kaldırımda elimizde götürüyoruz.
Tünel çıkışında yanımıza yaklaşan güvenlik görevlileriyle ufak bir sürtüşme yaşıyoruz. Bir daha girmeyiz deyip yanlarından ayrılıyoruz. 🙂
Tünelden sonra inişe geçiyoruz ve Dalaman’a kadar geliyoruz. Durmadan devam ediyoruz ve arası çok yakın olan Ortaca’ya varıyoruz.
Buradan sonra Köyceğiz’e 19 km yolumuz kalıyor. Yol yapım çalışması olan yerden dikkatlice geçerek yine bir dağ tırmanıyoruz. Burayı aşıp Köyceğiz’e doğru emin pedallarla ilerliyoruz. Beyobası kavşağını geçtikten sonra Köyceğiz’e iyice yaklaşıyoruz. Bu arada karnımız iyice acıkıyor. Köyceğiz girişinde Kaya abinin daha önce geldiği bir kebapçıda karnımızı doyuruyoruz.
Nil Köyceğiz’de yaşadığı için onunla vedalaşıyoruz. Biz Kaya Abiyle Akyaka’ya kadar 35 km daha pedal çevireceğiz. Kaya Abinin Ankara’ya gideceği otobüs akşam Akyaka’dan geçecek. O nedenle karanlığa kalmamak için vakit kaybetmeden yola devam ediyoruz.
Karabörtlen kavşağına kadar durmadan geliyoruz. Burada kısa bir mola veriyoruz ve tekrar asılıyoruz pedallara. Gökova’ya kadar anca bizim meşhur tatlıcıda duruyoruz. Afiyetle tatlıyı mideye indirdikten sonra Akyaka’ya eve geçiyoruz. 8 günlük turumuzu başladığımız yerde noktalıyoruz. Çok keyifli dakikaları ve anları geride bırakıyoruz. Gönül isterdi ki diğer arkadaşlarımız aramızdan ayrılmasaydı ama nasip kısmet demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Biz bu turu saymıcaz 🙂 Diğer arkadaşlarımızla birlikte daha sonra tekrar yapmaya karar verdik. Daha ayrıntılı ve daha kapsamlı olarak hem de. 🙂
Toplam Km: 78.52 | Ort.Hız: 17.16 | Max.Hız: 56.04 | Bisiklet Kullanımı: 04:32:42
Göcek – Akyaka Güzergâh ve Yükselti Haritası;
Saygılarımla…
Not: Pedalla.com imzası olmayan fotoğraflar Kaya Palancılar ve Nil Koray Yılmaz’a aittir.
serkan bu turu saymayacaksan birdahakine ben kesin geliyorum kardeşim:)
makaleyi keyifle okudum.tek kelime ile mükemmel bir tur gerçekleştirmişsiniz.
Tek kelime ile içim giderek okudum ve seyre daldım resimleri bravo tek dileğim bir gün böyle uzun mesafe pedallayabilmek