Hayde Gidelum Bisiklet Turu 6.Gün ( Haçivanak – Zilkale )

Bölüm müziğiniz;

http://www.youtube.com/watch?v=6ATu_vKy550

29 Temmuz 2011

Çadırımızın tentesine düşen yağmur damlaları ile uyanıyoruz. Kafamı dışarıya çıkartıp gökyüzüne bakıyorum. Hava bir taraftan kapalı ama diğer taraftan açık. Bulutların gidiş yönü de havanın açılacağını gösteriyor. Yavaştan toparlanmaya başlıyoruz. Bu sırada yağmur duruyor bile, bu bizleri çok daha mutlu ediyor. Çadırlarımızı toplamadan önce, yayla manzarasında birkaç fotoğraf çekiyorum.

Sonrasında ise toparlanmaya başlıyoruz ve kahvaltı için bizi davet eden ailenin evine gidiyoruz. Bu sırada yayla evlerinin duvarlarının farklı bir yosun ile kaplandığını görüyoruz. Bu ayrıntıyı Emre Abi es geçmemiş ve bizler için fotoğraflamış.

Kahvaltı için eve giriyoruz ve hazırlanan kahvaltıyı bekliyoruz. Burada o kadar çok sinek var ki en iyi çözüm sanırım aşağıda ki. Yoksa onlar ile başa çıkmak hiç kolay değil. Garip bir şerit, üzeri yapışkan madde ile kaplı, sinekleri kendisine çeken bir icat. Konan sinek geri uçamıyor ve nakavt… 🙂

Neyse bu kadar kötü görüntüden sonra kahvaltımızı bir güzel yapıyoruz ve karnımızı tıka basa doyuruyoruz. Yediğimiz doğal ve eşsiz tatları bu defa fotoğraflamayı unutuyoruz ve buradan ayrılmadan önce yaylada son kez hep birlikte hatıra fotoğrafı çekiliyoruz. Bize iki gün boyunca karşılıksız olarak yardım eden, misafir eden bu aileye sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Yer yüzünde hala insanlığın yaşadığını görmek çok güzel. Oysa ki yaşadığımız yerlerde bunları görmek çok zor. Herşey menfaat üzerine kurulu, ne kadar da sahte yaşıyoruz. Çok derin konu daha fazla içeriğine girmek istemiyorum ve konuyu kapatıyorum. Siz, Haçivanak halkı; bir ömür sağlıkla ve mutlu yaşayın, dertten, kederden, fesatlıktan, kötülükten uzak yaşayın emi… Var olun, sağ olun…

Elveda, Haçivanak ve şirin aile fertleri…

Bu güzel yaylada “Haçivanak’ın düzü” şarkısı eşliğinde video ve birkaç kare daha fotoğraf çektikten sonra ayrılıyoruz. Artık dönüş yolundayız, o nedenle sürekli olarak ineceğiz.

Çıkışlar her ne kadar zor olsa da, inişler de bir o kadar zor. O nedenle çok dikkatli ve temkinli olarak inişe başlıyoruz. Tabi güzel manzaralarda durup fotoğraf çekmeyi ihmal etmiyoruz.

Yılan gibi kıvrılarak iniş devam ediyor… Ara sıra verilen kısa molalar dışında tabi.

Bu güzel manzara izlenmeden gidilir mi?

İniş devam ediyor ve Emre Abi bizi yakalıyor… Tam konsantrasyon ile iniş yapıyoruz. Çok dikkat etmek gerekiyor, küçük bir hata çok büyük sonuçlar doğurabilir.

Bu defa gelen ise Emre Abi oluyor…

Bırakıyoruz kendimizi manzaranın büyüsüne…

Bulun bakalım ben neredeyim? 🙂 Bu manzara da kaybolmaktı işte istediğim şey. Nihayet bunu başarmışım… 🙂

Yoldaşım tam hız devam yola…

Evet arkadaşlar, bir kaç gündür bahsettiğim iğrenç yaratık bu. Por, At sineği… Bizi delik deşik etti, bir an önce alçaklara inmeye çalışıyoruz. Oralarda yoklar, nem bunların yaşamasına engel muhtemelen.

Yola devam edelim, inişlerde hızlı olduğumuz için durduğumuz anlarda var bu sinekler. Yolda pek gelemiyorlar, ama yol bozuk olunca hız da  düşüyor tabi.

Kevser’in GoPro ile video çekme işini de yapıyoruz, bu günleri tekrar tekrar anmak çok güzel olacak. Onun için bu çekimler bizi mutlu ediyor.

Şu an itibarı ile yorumsuz fotoğraflar ile başbaşasınız… Bu fotoğraflar için susmak en doğru karar. 😉

Elevit’e yaklaşıyoruz, burada kısa bir mola verip tekrar devam edeceğiz yolumuza.

Yayla girişinde yine güzel manzarayı buluyoruz ve fotoğraf için duruyoruz.

Yol nerede? Olmasa da olur…

Emre Abi,

Kevserseri,

Elevit Köyüne vardık, mola için merkeze doğru devam ediyoruz.

Öncesinde su molası bir çeşme başındayız.

Trekking ekibi araç ile yukarılara gidiyorlar. Ne kadar tehlikeli bir manzara, Allah korusun…

Bende burada çöktüm danaları izliyorum. 🙂

Kevser’in yolunu kesen danalar. 🙂

Elevit’in merkezine geldik ve birkaç gün önce karşılaştığım hemşehrim ile karşılaşıyoruz tekrardan. Onun ısmarlamış olduğu çayları içerek dinleniyoruz. Ayrılmadan önce de bir hatıra fotoğrafı çekiyoruz.

Fırtına Deresinin akışına gitmeye devam ediyoruz. Tabi sıklıkla mola veriyoruz. Kevser’in jantları soğutmamız gerekiyor. Yoksa lastik tamiri ile uğraşacağız. İniş uzun olunca ısınma da çok oluyor haliyle.

Çatköy’e doğru inişimiz devam ediyor, mutluyuz ama artık sona doğru gittiğimiz içinde hüzünlüyüz.

Taşkemer köprü manzarasında yol devam…

Çatköy’de kısa duruyoruz ve Zilkale’ye doğru devam ediyoruz. biraz ileride Kevser’in geçtiğimiz yıl kaldığı Toşi pansiyon’da yemek molası veriyoruz. Burada epey vakit geçiriyoruz, öğle sıcağını da burada yok ediyoruz. 🙂

Karnımızı bir güzel doyuruyoruz, üzerine çayımızı da içiyoruz tabi. Ayrılmadan önce hatıra fotoğrafını yine ihmal etmiyoruz. Her yer olduğu gibi. 🙂

İlk gün kaldığımız Zilkale Pansiyona geldik. Hemen yine pazarlığımızı yaptık. Tabi bu defa çok zor olmadı, ne de olsa referans kendimiziz. 🙂 Bisikletlerimizi buraya bırakıyoruz ve üzerimizi değişiyoruz. Odalara yerleşmeden Palovit Şelalesine gidip gezmek istiyoruz. 6-7 km kadar uzakta ve yürüyerek gideceğiz. Otostop çekeceğiz, araç gelirse ne ala. Gelmez ise yapacak birşey yok.

Bu sırada işletmeci ablamız Kevser’in kaskı ile poz veriyor bize.

Şelaleye gitmek üzere yola çıkıyoruz. Yoldan manzarayı seyrede seyrede, muhabbet ederek gidiyoruz. Karşı yamaçta ki şelale bizi durduruyor. Bizde hemen makinelere sarılıp çekiyoruz.

Bu güzellikte Emre Abi ile poz veriyoruz.

Yürümeye devam, daha çok yolumuz var…

Çamlıhemşin yolundan ayrılarak içeriye giriyoruz. Buradan sonra yol çok daha sakinleşiyor. Bir araç bekliyoruz, gelse de bizde şelaleye kadar gitsek. Ama gelecek gibi de değil, vakit kaybetmeden yürümeye devam ediyoruz. Manzara müthiş zaten… 😉

Tam bu güzelliklerde keyifle giderken bir araç geliyor arkamızdan. Tabi hemen durdurup bizi götürüp götüremeyeceklerini soruyor. Onlarda aynı yöne gittikleri için alıyorlar arabaya. Velhasıl şelaleye kadar atıyoruz kendimizi. Kevser’in burada da yüzme hayalleri vardı ama aşağıya inilemeyeceğini öğrendiğimiz ve gördüğümüz için giremiyor.

Bizde şelaleyi fotoğraflamaya başlıyoruz, karşılıklı eğitimler ile. 🙂 Tripodsuz ipeksi çekim çalışmaları deniyoruz. 🙂

İlk çalışmalar, olduğu kadar artık. 🙂

Şelale manzarası ile Emre Abi…

Kevser ve Emre Abi…

Ve ben ve Emre Abi…

Ortak nokta Emre Abi ve şelale ikilisi… 🙂

Şelalenin biraz yukarısında yürüyoruz ve küçük şelaleler ve dereyi çekiyoruz.

Orman içinde birbirimizi çekiyoruz, ne yapalım?

Tabi biz hale ipeksi çalışıyoruz. 🙂

Şelaleyi izleyen yoldaş…

Nerede miyiz? Palovit Şelalesi, çok güzel bir yer. Görülmesi gerekir, içinde doğa sevgisi olanlar için. Büyük beklentiler ile gidenler için, çok abartı bir görüntü çıkmayacak karşınıza.

Son çekimleri yapıyoruz ve tekrar geriye dönüşe geçmek için hazırlanıyoruz.

Geriye dönüşte giderken konuştuğumuz araç bizi alacaktı. Ama onu bekleyecek olursak karanlığa kalabiliriz. Yavaş yavaş inelim, gelirse bineriz diye düşünüyoruz. Yine tutturduk bir muhabbetin ucundan nasıl indiğimiz bilmiyoruz. Güzel manzaralarda çekimlerimize devam ediyoruz. Artık güneş gitti ve bir an önce yola çıksak iyi olacak.

Maalesef o araç biz Zilkale Pansiyona varana kadar gelmiyor. İyi ki beklememiş ve yürümeye devam etmişiz. Bu güzel şelaleye gitmiş olduğumuz için çok mutluyuz. Teşekkürler yoldaşlar, güzel vakit geçirdik.

Pansiyona gelip odalarımıza yerleşiyoruz ve akşam yemeğine kadar duşumuzu felan alıyoruz. Akşam yemeğinin ardından da bir demlik çayımızı içiyoruz. Bizde muhabbet bitmez arkadaş. Buluyoruz yine bir konu, bir dedikodu… 🙂

Bu güzel akşamı da bitiriyoruz ve yarın turumuzun son gününe uyanacağız… Üzülüyorum, bu güzelliklerden ayrılacağım için, ama biliyorum ki yine geri geleceğim. O nedenle kendimi teselli ediyorum.

Gün Toplam Km: 23,86 | Ort. Hız: 13,1 | Max. Hız: 56,0 | Bisiklet Kullanma Süresi: 01:49:02

Tur Toplam Km: 119,33

Haçivanak – Zilkale Güzergah ve Yükselti Haritası;

Sevgilerimle?

NOT: Pedalla.com imzası olmayan fotoğraflar Kevserseri ve Emre Özçelik?e aittir.

onceki-gunorta-gunsonraki-gun

Hayde Gidelum Bisiklet Turu 6.Gün ( Haçivanak – Zilkale )” üzerine 4 düşünce

  • 26 Ocak 2012, 00:55
    Permalink

    keyifle okudum ve baktım…tşk.ler

  • 26 Ocak 2012, 10:39
    Permalink

    Çalışma arası molada keyifle okudum. Ellerine sağlık.

  • 26 Ocak 2012, 11:16
    Permalink

    ellerine sağlık serkan kardeş….

    ama son gün aynı zamanda yazının da sonu oluyor galiba:(

    teşekkürler…

  • 26 Ocak 2012, 15:35
    Permalink

    Serkancım, Tek kelime….HARİKA…. beğeniyle izliyorum..teşekkürler..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.