Likya Yolu 3.Gün ( Dalyan – Göcek )

01 Mart 2008

İlk gün olduğu gibi bugünde sabahın erken saatinde ayaktayız. Kalkıyoruz ve çadırlarımızı toplamaya başlıyoruz. Bir saatte hazır hale geliyoruz. Kahvaltılık bir şeyler almak için Kevser ile birlikte markete doğru gidiyoruz. Beş yüz metre kadar yürüdükten sonra markete varıyoruz. Zeytin, peynir, krem çikolata ve ekmekleri yüklenerek kamp alanımıza dönüyoruz. Dönerken de baharın simgesi olan yeşil renk cümbüşünde fotoğraf çekiyoruz. Kahvaltı masamızı hazırlarken bizden önce uyanan bekçi abi çayı çoktan demlemiş. Kahvaltı da sıcak bir çayın yerini hiç bir şey tutmaz hepimizin bildiği gibi.

Kahvaltımızın ardından bekçiden güzergâh hakkında kısaca bilgi alıyoruz. Birlikte fotoğraf çekiliyoruz ve hazır olan bisikletlerimize binerek yol alıyoruz. Köy yollarında eğlenceli bir şekilde ilerliyoruz. Düz ve toprak yollarda ilerlemek çok zevkli. Hem muhabbet ediyoruz hem de yol altımızdan akıp gidiyor biz farkına bile varmadan. 5-6 km kadar toprak yollarda ilerledikten sonra asfalt yola çıkıyoruz. İztuzu sahiline giden yolda ilerliyoruz şuan.

Birkaç km sonra yol ikiye ayrılıyor. Bir taraf İztuzu plajına giderken diğer taraf ise bizim gideceğimiz yer olan Gökbel Köyüne dönüyor. Buradan sonra yol biraz sertleşiyor. Rampalar başlıyor. Çok zorlayıcı rampalar olmasa da bizi terletmeye yetiyor.

Rampaların bittiği yerde çeşmenin olması ile hepimiz el yüz yıkıyoruz. Hava sıcaklığı 25-30 derece arasında gidip geliyor gibi. Biraz soluklanıp toparlandıktan sonra devam ediyoruz.

Mergenli köyü içerisinde oyun oynayan çocuklara ikram ettiğimiz şekerlerin ardından biraz muhabbet ettikten sonra yine yola devam ediyoruz.

Mergenli Köyünden sonra yol alabildiğine bir düzlükte devam ediyor. Sarıgerme yol kavşağından doksan derecelik bir manevra ile Kızılyurt köyüne dönüyoruz. Düz yolda az da olsa rüzgâra karşı yol alıyoruz. Bu durum bizi biraz yoruyor ve çay içmek için uygun bir yer kolluyoruz. Birkaç markete köy kahvesinin yerini sorduktan sonra nihayetinde buluyoruz ve oturup hemen çaylarımızı söylüyoruz. Bazısı çay, bazısı maden suyu, bazısı ise bitki çayını tercih ediyor. İyi bir dinlenmenin ardından yola çıkanın zamanı geliyor. Bir an önce varmamız gereken yere varıp kamp atmak istiyoruz.

Öğlen saatlerinde 11:30 dolaylarında Dalaman’a varıyoruz. Herkeste bi açlık hissi var. Ne yesek, şimdimi yesek derken bir marketin önünde duruyoruz ve herkes idarelik bir şeyler alıyor. Ben ise kek, meyve suyu ve muzdan yana kullanıyorum tercihimi. Dalaman’ın ardından köylerden geçerek ana yola ulaşmaya çalışıyoruz. Ama yol bazı yerlerde rampa, bazı yerlerde ise düz devam ediyor. Çok değil daha bir hafta önce Erzincan’da kardan dolayı toprak yüzü göremez iken şimdi ise çiçeklerin arasında dans ediyordum. Süper bir hava artık bahar gelmiş dedirtiyor.

Muğla-Fethiye ana yoluna dik ve kısa bir rampa ile çıkıyoruz. Devamında ise kalabalık yolda ve hala devam eden rampalar ile ilerliyoruz. Ve sonunda tur boyunca hep geçip geçememekte tereddüt ettiğimiz Göcek Tüneline geliyoruz. Tünel gişelerine az kala toplanıyoruz. Tünele bisikletin girmesi yasak. Giremez ise 600 metrelik tünel bize 6-7 km’ye patlayacak ve sağlam bir rampa tırmanacağız. Kevser birkaç otostop denemesi yapsa da başarısız oluyor ve bize Göcek Geçidini geçmek kalıyor. Yavaş yavaş tırmanışa geçiyoruz. Üzerinden geçtiğimiz tünele kuşbakışı bakıyoruz bir süre sonra. Zirveye bitkin bir halde er ya da geç varıyoruz. Buradan sonra çok güzel bir iniş bizi bekliyor.

İnişimiz bir yılan misali kıvrılarak Göcek’e kadar gidiyor. Manzara muhteşem. Bu yolu iniyor olmanın vermiş olduğu mutluluk ile tadından yenmiyor tabi…

Birimiz yukarıdan yeni inişe geçerken diğerimiz hemen altımızdaki yoldan aşağıya doğru salınmış gidiyor. Ben ise sık sık duruyorum birkaç kare fotoğraf yakalamak için. İşte objektifime yansıyan birkaç kare.

İnişin hemen yanı başı Göcek Tünelinin çıkışı.

Evet, sadece 3-4 dakikada geçebileceğimiz yolu 1,5-2 saat uzatıyoruz. Ama inişin zevki de bir başka diyerek teselli etmek kalıyor kendimizi.

Göcek Geçidini indikten sonrasında Göcek’e varıyoruz. Merkezi gezmek için içeriye doğru giriyoruz. Hepimiz çok yorulduk. Bu geceyi Göcek’te geçirme fikri birilerinden çıkıyor ve bütün grup kabul ediyor. Asıl planımız ise gün Fethiye’ye varmaktı. Ama buradan Fethiye’ye kadar daha birkaç rampamızın olduğunu bildiğimiz için burada konaklama kararını kesinleştiriyoruz. Jandarmaya kamp yapmak için uygun bir yer soruyoruz ama onlar bizi belediyeye yönlendiriyor. Günlerden cumartesi olduğu için belediyede sadece bir zabıta görevlisini buluyoruz.  Sağ olsun bizimle ilgileniyor ve birkaç telefon görüşmesinden sonra kamp yapacağımız yere götürüyor. Yat limanının yanı başında çok güzel bir alana geliyoruz.

-İşte burası kamp kuracağınız yer diyor. Hepimiz çok memnunuz halimizden. Zabıta gider gitmez çadır kuracağımız yerleri seçiyoruz ve çadırlarımızı kurmaya başlıyoruz. Koyda olduğumuzdan dolayı çok rüzgâr alıyoruz. Çadırlarımızı sağlam bir şekilde yere sabitliyoruz geçe uçmamak için.

Artık dinlenme zamanı, duş almak isteyenler belediyenin tahsis etmiş olduğu yere giderek duş alıyor. Hava tam kararmadan fotoğraf çekmek için tripodumu kuruyorum. Göcek yat limanını ve birkaç çiçek böcek fotoğrafı çekiyorum. Ardından Kevser geliyor ve ona manuel fotoğraf çekim hakkında birazcık eğitim veriyorum. İyi öğrenci olduğundan hemen kavrıyor tekniği.

Birazda ters ışık çalışması yapıyoruz. Bisikletçinin malzemesi de bisiklet olur tabi.

Göcek Limanında yatan tabir yerinde ise milyon dolarlık yatlar. Göcek içerisinde sezona hazırlık çalışmaları tüm hızı ile devam ediyor. Gelecek olan yerli, yabancı turistler için bu çalışmalar. Geçim kaynağı turizm olunca böyle olmak zorunda tabi.

Eğitim esnasında Kevser yat limanını panoramik fotoğraf çekmek istiyor. Ama yatlardan başlayan fotoğraf gökyüzünde son buluyor ne hikmetse. J  Çok eğleniyoruz fotoğraf çekerken.

Güneş yavaş yavaş kayboldu. Göcekli bisiklet meraklısı bir çift geliyor muhabbet ediyoruz ve bizleri çay içmeye davet ediyor.

Arkadaşlarımızdan bazısı restaurantta yemek yemeyi tercih ederken bazısı kendi ocağında makarna pişirmek istiyor. Bizim gibi bazıları ise gidip köftecide köfte yiyor.

Yemek faslının ardından hava kararıyor. Biz Kevser ile yine fotoğraf makinesinin başına geçiyoruz. Bu defa ki eğitimimiz ise, gece fotoğrafı nasıl çekilir? Uzun enstanteler de sabırla bekliyoruz ve çıkacak olan fotoğrafa merakla bakıyoruz. Evet işte son karemiz ise bu çekimlerimizden birisi…

Yine bir günün sonuna geldik. Her zaman dediğim gibi hava güzel olunca moral de güzel oluyor. Güzel bir günün ardından çadırımızda huzur ile uyumanın tadı da bir başka oluyor.

Gün Toplam: 49,09 Km
Bisiklet Üzerinde Geçen Zaman: 03:24:33
Ortalama Hız: 14,4 Max. Hız: 47,8

Sevgi ve Saygılarımla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.