2 Temmuz 2011
Bu güzel yerde güne merhaba demek ne kadar güzel, ancak yaşayarak görülebilir. Kalkıyorsunuz ve yüzünü yıkamaya giderken muhteşem şelale manzarasını görüyorsunuz. Süper bir sabah, gece her ne kadar tam anlamı ile deliksiz uyuyamasakta. Sevgili İlker dönerken yıkılacak gibi sallanan kulübemiz şükür ki yıkılmadı. 🙂 Sağlık olsun tabi ki, parça parça da olsa ben kendi adıma uykumu aldım ve yeni güne hazırım. Bugün Sinop merkeze giderek Trabzon – Sinop Bisiklet Turumuza son vereceğiz. O nedenle turumuzun son gününü keyifle geçirmek istiyoruz. Tadına vararak pedal çevireceğiz.
Erfelek Tatlıca Takım şelalelerinden ayrılmadan önce son kez şelalenin önünde fotoğraf çekiliyorum.
Bütün ekip olarak turumuzun hatırına şelale önünde hep birlikte yoldaşlarımız ile çekiliyoruz.
Fotoğraf seremonisinin ardından yolumuza koyuluyoruz. Kahvaltımızı Erfelek ilçe merkezinde yapacağız. O nedenle pek oyalanmıyoruz. Son kez bakıyoruz şelaleye ve çeviriyoruz pedallarımızı… Bu arada gece içinde kaldığımız kulübe Kadir’in geldiği yerde görünen. 🙂
Derenin üzerinden geçerek şelaleden tamamen ayrılıyoruz. Artık bir daha ne zaman geliriz bilmiyorum. Benim ikinci gelişimdi, üçüncüyü de gelirim. Çünkü çok seviyorum bu bakirliği ve güzelliği…
Yolumuz Erfelek’e kadar akarak ilerliyor. Baraj Gölünü hızla geçiyoruz ve derenin akışına yol alıyoruz.
Arada sırada toplanmak için duruyoruz, bu molalar kısa sürüyor ve toplanır toplanmaz hareket ediyoruz.
Erfelek’e saat 8:30 dolaylarında varıyoruz ve girişte bizimle pedal çeviren çocuğa çorbacı soruyoruz. O da bizi alıp Paşa Et Lokantasına getiriyor. Kimimiz İşkembe, kimimiz mercimek çorbasını afiyetle yiyor…
Karnımız tok olarak tekrar yola koyuluyoruz. Sinop’a erken varıp, orayı gezmek istiyoruz. O nedenle fazla oyalanmıyoruz. Yol iniş ve çok hızlı şekilde ilerliyoruz. Keyfimizde yerinde, doğa hala güzelliğini koruyor. Bir süre gittikten sonra 30-35 ortalamamız düşmeye başlıyor. Önümüze çıkan küçük rampalar bizi yavaşlatıyor, havanın da sıcak olmasından dolayı terletiyor da.
Bu küçük inişler çıkışlar epey devam ediyor. Osmaniye köyünde soğuk birşeyler içmek için mola veriyoruz. Aynı zamanda biraz da soluklanmış oluyoruz. Grubun epey koptuğunu görüyorum bu mola da, Sinop’a toplu olarak girmek istiyoruz.
Molanın ardından yine yoldayız. Ayancık kavşağını hızla geçip Samsun-Sinop anayoluna çıkıyoruz. Burada yol yapımı olduğu için biraz yavaş ilerliyoruz. Yol epey darlaşmış, araçlar çok yakın geçiyor. O nedenle çok dikkatli bir biçimde geçiyoruz burayı. Bu arada iniş çıkışlar hala devam ediyor.
Sinop’un girişinde tekrar durup toplanmayı bekliyoruz. Artık vardık sayılır, denize kadar inip turumuzu noktalayacağız.
Deniz kenarına inmeden önce Sinop Tarihi Cezaevini gezmek için duruyoruz. Gişe memuru ve güvenlik görevlisi ile epey muhabbet ediyoruz ayaküstü. Sonrasında bisikletlerimizi kenara koyarak içeri gireceğiz. Tabi giriş ücretli ve hiç para vermek istemiyoruz. Daha önce de söylediğim gibi ekonomik tur yapmak istiyoruz. Bisikletlerimizi güvenli olacak bir yere koyduktan sonra güvenliği ve gişe memurunu göz kulak olmaları için tembihliyoruz. Sonrasında giriş ücretini soruyorum ve memur tamam tamam geçin diyor. 🙂 Şanslı günümüzdeyiz, sanırım şöyle düşüdü; Buraya kadar bisikletle gelmişsiniz buyrun girin… Çünkü muhabbette beni şaşkınlıkla dinliyordu.
Arkamıza bile bakmadan hemen giriyoruz ve gezimize başlıyoruz. Tabi öncesinde sizlere Tarihi Cezaevi hakkında kısa bir bilgi;
“Tarihî Sinop Kapalı Cezaevi, bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” tabiri ile de tanınan ve 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilen cezaevidir. Tarihi eskilere dayanan yapı, şiirlere, şarkılara konu olmuştur.
Üç yanı deniz olan ve tarihi kale duvarlarının içersinde yer alan cezaevine ev sahipliği yapan kale yaklaşık 4000 yıl önce bölgenin hakimi Gaskalılartarafından yapılmıştır. Grek, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar kendi dönemlerinde kaleyi korumuş ve güçlendirmişlerdir. Kalenin cezaevi olarak kullanımına ait en eski belgeler ise 1568 yılına dayanmaktadır.
İç kalenin resmi olarak zindana dönüşmesi ise 1887 yılında olmuştur. O dönem Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa yeni binalarla birlikte bir de hamam eklemiştir. 1939 yılında da Çocuk hapisanesi olarak kullanılmak üzere bir bina daha yapılmıştır.
Kırım Hanı Devlet Giray, Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Ruhi Su, Burhan Felek, Zekeriya Sertel bu cezaevinde yatmış bazı isimlerdir. Cezaevini anlatan şiirler Sabahattin Ali’nin kaleminden de çıkmış ve bunlardan “Aldırma Gönül” popüler olmuştur.“
Artık fotoğraflara geçebiliriz, öncelikle çocuk islahevi ile başlıyoruz gezimize…
Buradan çıktıktan sonraki durağımız ise “Zindan” oluyor…
Bu zindana girip, etkilenmeden çıkmak çok zor. İçerisi karanlık, bir süre gözümün alışmasını bekliyorum ve ardından makineme sarılıp çekiyorum. Çok korkutucu görünüyor gerçekten.
Daha kötü kısmı ise burası, mahkumun demirlendiği yerin hemen karşısı tuvalet. Ne duvarı, ne sifonu, ne de çeşmesi var. Orada ihtiyacını giderip, hemen yanına bağlanıyor tekrar. Ne kadar kötü bir durum…
Buradan çıkıyoruz ve gezmeye devam ediyoruz. Bu defa ki durağımız ziyaretçi görüş yerleri…
Mahkumlar bu küçük odalara geçip camın öte yanında bulunan yakını ile görüşebiliyorlar…
Buraları da geride bırakarak gezmeye devam ediyoruz…
1.Kısım, 2.Kısım, 3.Kısım gibi ayrılmış binaların yanında yürüyerek açık olan odalara giriyoruz…
Bir koğuşun içi, tabi bakımsızlıktan dolayı çok kötü durumda…
Karşımıza çıkan bir tabelada, burada yatan ünlülerden bahsediyor…
Cezaevinin içinde kaybolurcasına geziyoruz, her gördüğümüz kapıyı açıp içine giriyoruz…
Açılan kapıları takip ettikçe yeni yerler görüyoruz. Bu defa hücrelere geldik. Aynen zindan gibi tuvaleti içinde ama zindandan çok daha küçük odacıklar bunlar…
Cezaevinin çevresini dolaşıyoruz. Yüksek duvarlar ile kaplı her yanımız…
Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. İdari binanın önüne çıktık. Burayı anımsadım ama, sanki daha önce görmüş gibiyim. Evet, televizyonlarda bir dizi oynuyordu. “Parmaklıklar Ardında” isimli dizi burada çekilmiş. Hatta filmin çekildiği koğuş aynı şekli ile sergileniyormuş.
Bizde 2.kısıma giderek o koğuşu görmek istiyoruz. Binadan içeri girer girmez bizi bu yazılar karşılıyor…
Buradan üst kata çıkarak bahsedilen koğuşu ziyaret ediyoruz. Burada ziyaretçi fazla olduğu için sıra bekliyoruz ve ardından görüp fotoğraflama şansımız oluyor…
Hanımağanın koğuşu ise dikkat çekici…
Bu kareden sonra Sinop Tarihi Cezaevi ziyaretimiz son buluyor ve çıkışa gidiyoruz. Burada mahkumların yaptığı hediyelik eşya satanlar ve Sinop hakkında bilgiler içeren kitaplar satılıyor.
Çıkışta bizi bir gazeteci arkadaş yakalıyor ve bisikletlerimizi görüp nereden geldiğimizi soruyor. Hemen kısaca Trabzon’dan geliyoruz diyorum. Tabi ilk olarak amaç soruyor. Öyle bisikletin yaygınlaştırılması dışında herhangi bir sosyal amacımızın olmadığını ve gezmeye geldiğimizi söylüyorum. Bizden birkaç kare fotoğraf alarak ayrılıyor yanımızdan. Tabi çekerken bir tanede kendi makinemiz ile çektiriyoruz ve bizler için Sinop Tarihi Cezaevi hatırası oluyor.
Evet arkadaşlar buradan sonra sahile kadar gidiyoruz. Turumuzun son noktası burası oluyor. Daha gidecek yol kalmıyor. 🙂 Hemen turumuzun son bulduğu noktayı fotoğraflamaya başlıyoruz…
Turu sağsalim tamamlamış olmanın verdiği mutluluk ile dört arkadaş, yoldaşlarımız ile kamera karşısındayız…
Nesim, İlker ve Kadir üçlüsünü fotoğraflıyorum…
Hemen ardından ise Trabzon’dan buraya kadar 6 gündür yolda olan üç yoldaşı çekmesi için İlker’e veriyorum makineyi. Nesim, ben ve Kadir Sinop Kalesi fonunda çektiriyoruz fotoğrafımızı…
Birkaç tane de çevreden fotoğraf çekiyoruz…
Sinop Kalesi…
Hemen yanımızdan geçen Yalıçapkını isimli küçük bir tekne…
Meşhur Taka’yı Nesim çekmeyi unutmamış…
Buradan sonra acıkan karnımızı doyurmak için şehir merkezinde uygun yer arıyoruz ve gözümüze ilişen ilk yere giriyoruz. Karnımızı bir güzel doyuruyoruz.
Bundan sonra ne mi yaptık? Hemen kısaca ondan da bahsedeyim. Hep birlikte DSİ misafirhanesine gittik. Burada Nesim, Kadir ve İlker denize girdiler. Ben hala hastalıktan kurtulamadığım için burada da suya giremiyorum. Yine hep birlikte çaylarımızı içiyoruz ve güzelce dinleniyoruz.
İlker ve Kadir bu akşam evlerine dönecekler. Aynı otobüs ile gidecekler, İlker Samsun’da inecek. Kadir ise Trabzon’a kadar gidip oradan Erzincan otobüsü ile evine ulaşacak.
Nesim ile ben ise yeni bir tura başlamak için bilinmeze pedal çeviriyoruz… 😉
Gün Toplam Km: 48,29 | Ort. Hız: 19,7 | Max. Hız: 57,2 | Bisiklet Kullanma Süresi: 02:27:02
Tur Toplam Km: 583,52
6.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Erfelek Şelaleleri – Sinop ); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?
Sevgi ve Saygılarımla…
NOT: Pedalla.com imzası olmayan fotoğraflar Nesim Gözeten?e aittir.
Bu turda başta yol arkadaşlarım Kaan Kadir YÜKSEL, Nesim GÖZETEN, İlker ERGÜN olmak üzere yanımızda olan tüm dostlarımıza TEŞEKKÜR EDERİM…
ayaklarınıza, gönlünüze, yüreğinize sağlık….
Serkan abi, o kulübe var ya artık yokmuş 🙂 benim yattığım kısım çökmüş bir süre sonra. :)) En azından küçük bir resmi var o kulübenin. Ona sevindim işte. Bir de keşke son günün gecesi sizinle kamp kursaydık keşke 🙁 ne acelemiz vardı ki memlekete dönmek için
serkan abi sonlandırdın bu turunuda 🙂 bakalım daha ne kadar tura çıkabilcez seninle birlikte…..herşey için çok teşekkür ederim….sensiz bu tura gelemezdim.. 🙂
Çok teşekkürler Yavuz Abicim,
En kısa zamanda birlikte pedal çevirmek dileği ile…
İlkercim,
Kulübenin fotoğrafı olmasına sevindim gerçekten. Özellikle niye çekmemişiz hala bilmiyorum. Son gün neden gelmediniz anlamadım zaten. Muhteşem bir geceydi…
Kadircim,
Vakit ve nakit oldukça neden olmasın… Her daim yollarda oluruz…
planlayıp ama katılamdığım tura veda ettik…evet gerçekten umduğum gibi çok hoş olmuş…herkesin yağına sağlık…
heyt be. çok güzel bi turdu gerçekten. arkadaşlar sizlerle yolda olmak güzeldi. inş bi daha böyle güzel bi parkurda yine pedallarız. bol pedallı günler herkese…
Çok teşekkürler Hocam,
Aramızda sizinde olmanızı çok isterdik, ama imkanlar izin vermedi tabi. Bir başka turda buluşmak dileği ile..
Gerçekten süper eğlenceli bir turu geride bırakmışsınız. 🙂 Bizimle bu güzellikleri paylaştığın için teşekkürler abicim.
Ayaklarınıza sağlık sayenizde Trabzon Sinop arasını gezmiş oldum. Cezaevi görüntüleri muhteşem. Burada yatan ünlüler tabelasına hayretle bakakaldım. Acaba bizim gibi ünlülerini ceza evine tıkmakla öğünen başka uluslarda var mıdır? Yada ünlüleri arasında suç işleme eğilimi bu kadar yüksek olan?