Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turu 22.Gün (Van-Kapıköy)

29 Nisan 2009

Muğla’dan başlayan turumuzun son günündeyiz. Bugün Kapıköy Sınır Kapısına gidip projemizi sonlandıracağız. Türkiye’yi İran’a bağlayan bir sınır kapısı yalnız geçiş yok. Sadece ihracat trafiği gerçekleşiyor.

İlk çıktığımız günden bu yana hayalini kurduğumuz Van Kahvaltısını yapmak için erkenden kalkıyoruz. Saat 6:30’da kahvaltı masamızda yerimizi alıyoruz. Sevgili Feyyaz’ı anıyoruz ve burada olmasını ne kadar çok istediğimizi bilmenizi isterim. Çünkü turun 18 günü bu güzel final için pedal çeviriyorduk. İnşallah başka bir zaman birlikte tekrar bu coğrafyaya gelme şansımız olur.

Masamız epey kalabalık. Birçoğu yerel olmakla birlikte, geri kalanı bildiğimiz şeylerden oluşuyor. Sucuklu Yumurta, Peynir (Otlu,Kaşar,Tulum), Çökelek, Bal-Kaymak, Domates, Salatalık ve ismini bilmediğim lezzetli şeyler… Tabi en önemlisi demli bir çay…

Bu güzel kahvaltıyı Barış, Cemil, Nesim ve ben yaptıktan sonra Nesim ile birlikte Kapıköy’e doğru yola çıkıyoruz. Akşam tekrar Barış’ın yanına döneceğimiz için eşyalarımızı Barış’ı evine bırakıyoruz.

D300 karayolunu neredeyse bitirmek üzereyiz. 34.paftasındayız…

Sevgili Nesim’i Van çıkışında fotoğraflıyorum.

Muhteşem manzaranın bir karesini bile kaçırmak istemiyorum. Harika bir hava var buralarda. Hiç gidesim yok…

Güzel bir rampa çıkıyoruz. Rampanın ardından ise yavaş yavaş inişe geçiyoruz. Ama hayal ettiğimiz çıktığımız kadar uzun bir iniş bulamıyoruz. Düz yolda bir süre ilerledikten sonra karşımızda Erçek Gölü uzanıyor.

Burada da birçok su kuşu gözlemlenebiliyor.

Günün ilk ilçe merkezi olan Özalp’a 40 km yolumuz var henüz.

Erçek Gölü, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Sulak Alan Koruma sahası…

Erçek Gölü ile muhteşem bir manzara sunan sıra dağlar…

Erçek Gölü kenarında bulunan ve göle ismini veren Erçek Belediyesine varıyoruz.

Erçek Gölü ve Yoldaşımı aynı karede çekiyorum.

Erçek’e varında bir market kenarında duruyoruz ve çay içecek yer soruyoruz. Hiç bir iki etmeden burası diyorlar ve evden çay demletip getiriyorlar. Bizi hiç bir yere bırakmıyorlar ve çaylarımızı yudumlarken de muhabbet ediyoruz. Bu candan insanları tekrar görmek umudu ile ayrılıyoruz yanlarından teşekkür ederek.

Altımızdan su gibi akıp giden yol sonunda bizi Özalp’a ulaştırıyor. Sevgili Nesim girişte hatıra pozu veriyor.

Şehir merkezine girip bir çay içip devam etmek istiyoruz.

Bir çay ocağına oturuyoruz. Çevredeki insanlar ile başlıyoruz muhabbete. Broşürlerimizden dağıtıyoruz. Neden buralara kadar geldik onu anlatıyoruz uzun uzun.

Özalp tam bir Doğu Anadolu ilçesi… Sakin ve şirin…

Özalp’tan sonra Saray’a doğru yola çıkıyoruz. 14 Km var Saray’a. Sonrasında ise 37 km Kapıköy…

Düz yolda pedallıyoruz. Saray’a 7 km yolumuz kaldı. Epey açız ve Saray’da yemek molası vereceğiz.

D300 karayolunun nihayet son paftası olan 35.paftaya ulaşıyoruz. Sınır kapısına kadar bu yolu takip edeceğiz. Ve sonunda D300 karayolunu başından sonuna kadar geçmiş olacağız…

Çevre dağlarda karlar var… Nisan’ın son günleri…

Saray’a giriyoruz. Projemizin son yerleşim yeri, ilçesi olan Saray’da bir hatıra fotoğrafı çekiliyoruz.

Saray’a bir lokanta bularak yemeğe oturuyoruz. Karnımızı kebap türü şeylerle doyuruyoruz. Yemeğin ardından vakit kaybetmeden yola koyuluyoruz. Saray çıkışında rüzgara karşı rampa tırmanmaya başlıyoruz. Buraya kadar eğlenceli olan yolumuz burada işkenceye dönüşüyor. Çok yoruyor bizi. Çok geçmeden yağmur atıştırmaya başlıyor ve rüzgarla birlikte çekilmez oluyor. Turumuzun son günü, hatta son km’leri işkence oluyor.

Bir süre bu şekilde ilerledikten sonra yağmur diniyor ve Kapıköy’e son 10 km yolumuz kalıyor.

Bu bölgede bir Sulak Alan daha çıkıyor karşımıza. Kaz Gölü Sulan Alan Koruma Sahası. Ama su kalmamış… Kuraklık burada da yüzünü göstermiş.

Göl tabanı kupkuru…

Issız ve sakin yollarda Nesim ile birlikte pedallıyoruz. Bizim dışımızda insan yok…

Son km’deyiz… Sınır görünüyor. Kapıköy Köprüsü üzerindeyiz. Karşıda görünen yapılar Sınır Kapısı…

Sınıra doğru pedalları çevirmeye başlıyoruz. Ama çok geçmeden askerler tarafından durduruluyoruz. Karşıya geçiş olmadığını ve sınıra gidemeyeceğimizi söylüyorlar. Bende sakin bir tavırla Türkiye’nin diğer ucundan bunun için geldim diyorum ve projemizden bahsediyorum. Birkaç inatlaşmanın ardından ben galip geliyorum ve Sınır’a gitmemize izin veriliyor.

Nihayet Sınır’a ulaşıyoruz ve projemizi resmi olarak sonlandırıyoruz. İran tarafında İran Bayrağı yapılmış dağa…

Kapıköy Sınır Kapısı. Sınırdan diğer tarafa geçiş yok. Sadece ticaret için açık. Biz tam Karpuz dönemine denk geliyoruz. İran’dan karpuzlar geliyor ve Türk kamyonlarına yükleniyor burada.

Final fotoğrafımız… Kapıköy Sınır Kapısı… Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turunun son noktası…

Buraya kadar gelipte karpuz yememek olmaz ama değil mi? 29 Nisan’da karpuzumuzuda yiyoruz. Burada görevli Gümrük Memuru arkadaşımız sayesinde İran Bölgesine geçerek 10-15 dakika orada geziyoruz. boy boy asılı olan Hümeyni posterleri en ilgi çekici şeylerdi.

Turumuza burada son veriyoruz ve geriye dönme planı yapmaya başlıyoruz. Bir araç bulup dönmekten yanayım. Projeyi sağ salim bitirdik ve bir pedal dahi atmak istemiyorum. 🙂 Van’a giden bir kaç araç ile görüşsekte çok yüksek fiyat istiyorlar. Bizde bu nedenle gitmiyoruz. Olacak gibi değil, Nesim ile birlikte Saray’a kadar pedallama kararı alıyoruz.

Türkiye kısmında dağlarımızda bayrağımız ve ATAM İZİNDEYİZ…

Kapıköy geride kalıyor. Bu büyük ve güzel projeyi tamamlamış olduğumuzun vermiş olduğu zevk ve mutluluk bambaşka birşey.

Bir süre pedal çevirdikten sonra bir araç durduruyoruz ve iki kişi 10 TL karşılığında Saray’a kadar pazarlık yapıyoruz. Nihayet biniyoruz araca ve Saray’a kadar gidiyoruz. Saray’a varıyoruz varmasına ama buradan da Van’a gidecek araç yok. Tekrar düşüyoruz yola bu defa hedef Özalp. Oradan kesinlikle birkaç araç buluruz diye düşünüyoruz. Saray’ı çıktıktan sonra arkamızdan gelen bütün araçlara otostop çekiyoruz ve sonunda bir araç duruyor. Bizi herhangi bir ücret beklemeden Van’a kadar götürmeyi kabul ediyor. Yol boyunca muhabbet ederek gidiyoruz. sabah çıktığımız rampa başına kadar gidiyoruz ve burada iniyoruz. Van’a karşı süzülmek istiyoruz.

Van’a doğru salınırken bize selam veren dağ ise Erek Dağı…

Son fotoğrafımız ise Van’a doğru oluyor…

Bu güzel ve büyük proje sağlıklı ve başarılı bir şekilde son buluyor. Akşamı yine Barış’ı evinde geçiriyoruz. tekrar tekrar sonsuz teşekkürlerimiz Barış için…

Gün Toplam: 110.95 Km | Ort.Hız:21.3 | Max.Hız:57.0 | Bisiklet Kullanımı: 05:11:19

Tur Toplam: 2266.42

22.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Van-Kapıköy Sınır Kapısı); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?

TEŞEKKÜRLER;

* Proje sponsorumuz Muğla Bisiklet Topluluğuna,

* Aslı Bisiklete,

* Muğla Belediyesi’ne,

* Doğa Derneğine,

* Yolda bizi yalnız bırakmayan sevgili dostlarımıza,

* Bize evlerini açan sevgili arkadaşlarımıza,

* Tur arkadaşlarım Sevgili Feyyaz ALAÇAM’a ve Nesim GÖZETEN’e…

* Siz değerli PEDALLA okurlarına sonsuz TEŞEKKÜRLERİMİ Sunuyorum…

Sevgi ve Saygılarımla…

Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turu 22.Gün (Van-Kapıköy)” üzerine 9 düşünce

  • 29 Nisan 2010, 00:50
    Permalink

    Yehoooo 🙂 Ben de bitirmiş kadar oldum Serkan’ım. Ellerinize ayaklarınıza yüreğinize sağlık. İnşallah bir gün dünyayı da bitirebiliriz bu şekilde doğudan batıya veya batıdan doğuya. Ama önce ülkemiz elbet.

    Normal olmanın tam da anormal olmak olduğu bir ülkedeyiz. Onlar 1 haftalık bodrum tatili yapınca gezdiklerini zannederler, bizse ülkenin her noktasını bireysel olarak fethederiz.

    Çok şükür ki böyle bir araç amaçlarımıza ulaşmamıza hizmet ediyor. Huzurumuz daim olsun.

    Bu turu tamamlayan Serkan, Feyyaz ve Nesim’e en derin saygılarımı sunarım. Takdir ve teşekkürlerimle.

  • 01 Mayıs 2010, 19:56
    Permalink

    Evetttt bende sayende bitirdim.Ama keşke hep devam etseydi.hiç sıkılmadan okurdum valla.Gönlümden tekrar senin uzunsoluklu yapmanı diliyorum.(umarım birgün ben sponsor olurum.tabi gönül isterki hem sponsor hem yoldaş olayım ama nerddeee..)Yinede hedefim seninle uzun bir tur yapmak var.
    Kardeş,bu unutulmaz Türkiye turunna sebeb olan,sponsor olan , … olan herkese ve pedallayan ,bizimle paylaşan sana,eşlik eden F.ALAÇAM,NESİM e teşekkürler ediyorum.sağlıcakla kalın.

  • 03 Mayıs 2010, 15:39
    Permalink

    Ahhhh ki ne ahhhh 🙂

    Sponsorlarımıza ben de cok teşekkür ediyorum.Ne kadar son 4 güne devam edememiş olsam da, Muğla’dan Bingöl’e kadar bu turu tamamlamayı başaracagımız inancını bize sundukları için çok mutluyum.

    Van kahvaltısı konusunda konuşursam ağlayacagım tutacak yine 🙂

    Güzel dostum, seninle yol almak, seninle yol ‘olmak’ keyifli oldugu kadar da ögretici.Dostlugun beni degerli kılıyor.,

    20’lik dişlerim de çıktı.Daha kimse durduramaz beni…

    Yine yapalım…

    Yüregim ve sevgimle, tüm takipçilerimize Aşk diliyorum…

  • 25 Mayıs 2010, 02:10
    Permalink

    merhaba…

    2008 yılında sizin yapmış olduğunuz bisiklet yolculuğunu biz arkadaşlarla Sakarya’dan Tatvan’a kadar yapmıştık. 2009 yılının haziran ayında da Doğu Ekspresi ile Haydarpaşa’dan Kars’ a yolculuk yaptım. Daha sonra Ardahan’dan Hakkari’ye kadar muhteşem bir gezi yaptım. Yaptığım gezilerimi hep bisiklet ile yapmak istiyordum. Sizin yapmış olduğunuz Muğla-Van yolculuğu hayalimi gerçekleştirmiş gibi oldu benim için. Yazınızın her satırını büyük bir heyecan ile okudum.Harikasınız, dilerim yollarınız hiç bitmez, heyecanınız hiç sönmez. Belki bir gün bir yerde karşılaşırız..Tekrar bu harika yolculuğu paylaştığınız için çok teşekkür ederim..

  • 05 Haziran 2010, 15:09
    Permalink

    Turkiyem bambaşka

  • 29 Haziran 2010, 01:41
    Permalink

    sevgili dostum serkan. harika bir turu harika bir şekilde yine tamamldık yine paylaştın ve bizde keyifle takip edip okuduk. ellerine yüreğine sağlık. izindeyim şu an. bu vesileyle bütün günleri okudum. inş askerden sonra başka bir turda yine pedallarız. seninle pedallamak çok keyif verici ve güzeldi. sağlıcakla esenle ve mutlu kal. nice pedallı günlere…

  • 16 Kasım 2010, 08:07
    Permalink

    Serkan Bey,
    Bu gece saat 00:30’da okudum ilk yazınızı. Şimdi sabahın 07:00’si…
    Benim için nefis bir seyahatti. Sizlerle birlikte pedal çevirdim (Burası sanal). Siz çay içtikçe ben de çay içtim (Burası gerçek). Gripten yeni kalkmasam çıkıp bir tur da bisikletime binecektim… Öylesine etkilendim. Şimdi sizin yaptığınız Van kahvaltısı gibi bir kahvaltı hazırlayacağım kendime… Bir de Sedona 761 almayı düşünmeye başladım, hem de mavi… 🙂
    Bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim…. Sağlıkla kalın…

  • 12 Mart 2011, 01:55
    Permalink

    harikasınız yaa… vallahi imrenerek okudum bütün satırları.. keşke katılabilsem.. ama istanbuldayımm.. bu taraflara da yolunuz düşerse mailinizi beklerim..
    yolunuz açık olsun.. kazasız belasız nice yolculuklar inş.

  • 09 Nisan 2011, 22:10
    Permalink

    Merhaba sevgili arkadaşım Uzun bir yol Geldin ama irana geramamesden ben okudum yolculuk hayatini cok guzel ben ozum iranliem khoy sehirinda yaseram hamda azeriam burdada bizim turk arkadas varimizde calisyolar hep Burada yaşolar beda kapikoy-razi siniri nisanin 26nda acilyor egar bu yolculukun bir donusuda olsa khoy shirenada unutma benim blogimada ziyaret etsan iyi edarsen. başarli kalasen.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.