Yatağan – Aydın Bisiklet Gezisi

18 Mart 2012

Merhaba Sevgili Pedal Dostları,

Yeni bir tur ile yine yollardayız, her zaman olduğu gibi her fırsatta farklı yollarda olmaya devam edeceğim. Bu defa ki rotam ise daha önce gitmediğim bir yol oluyor. Yatağan’dan başlayıp, Kavaklıdere’yi takiple Bozdoğan ve Yenipazar’dan geçerek Aydın’a ulaşmak. Harita veerilerine göre 130-135 km kadar. Kendi km saatim ise 132 km  gösterdi tabi tur sonunda.

Turumun duyurusunu yaptıktan bir kaç gün sonra Yatağan’dan Atilla Bey ile mailleşiyoruz. Yatağan’da karşılamak istediğini ve kahvaltı yaptıktan sonra yola çıkmamı teklif ediyor. Tabi ki tur günü geldiğinde memnuniyetle geleceğimi yazıyorum. Aynı hafta içerisinde çalıştığım iş yerinin telefonuna bakıyorum ve Yatağan’dan bir müşterimiz kask soruyor. Tabi bu kişinin Atilla Bey olduğunu konuşma sonunda ancak öğrenebiliyorum. Bende kendimi tanıtıyorum kendisine ve bu tesadüf karşılaşma ile pazar günü planımızı tekrardan konuşuyoruz.

Tura Yatağan çıkışında, Kavaklıdere Kavşağından başlayacağımı söylüyorum. Orada buluşmak üzere ve kaskını teslim etmek üzere son kez haberleşiyoruz. Pazar sabah 05:00 otobüsü ile turumun başlangıç noktasına hareket ediyorum. Saat 6:45’te otobüsten iniyorum ve indiğim gibi Atilla bey ile karşılaşıyoruz. saat 7:00’ye kadar ayaküstü muhabbet ediyoruz.  Bu sırada bende bisikletimi topluyorum tabi. Ardından Atilla Bey’in kaskını da teslim ediyorum ve birlikte hatıra fotoğrafı çekilmeyi unutmuyoruz.

Bu arada, Atilla Bey kahvaltılık poğaça, simit ve meyve suyu için çok çok teşekkür ederim. Yolda arada bir durup afiyetle yedim. 🙂

İlk hedef ilçem olan Kavaklıdere’ye 26 km yolumun olduğunu daha birkaç metre pedal çevirdikten sonra görüyorum. 26 km var ama yol pek düz değil, hemen rampa ile başlıyorum turuma. Bu turda yalnızım birde, bu defa yol arkadaşım yok. Ama Aydınlı bisikletçi dostlarımız ile birkaç gün öncesinden yine internet üzerinden haberleştik. Aydın’da buluşup tanışacağız. Oraya kadar sağ salim ulaşabilirsem tabi. 🙂

Girdiğim yol saat 14:00 – 16:00 arasında patlatma nedeni ile trafiğe kapalı olacakmış. benim için herhangi bir sorun teşkil etmiyor, çünkü o saate kadar ben buralardan çoktan toz olup gitmiş olurum. 🙂 Hava 0-3 derece arasında gidip geliyordu otobüsün termometresine göre. O nedenle uzun eldivenlerimi ve montumu üzerimden çıkarmadan pedallamaya başlıyorum. Ama çok geçmeden ellerim terliyor, çıkartıp daha ince olan bir eldiven takıyorum. Montta çok ağır kalıyor üzerimde, onu da çıkartıp çantama koyuyorum. Nasıl olsa bol bol rampa çıkacağım, hararetlenmeye gerek yok. 🙂

Yol çalışması yol boyunca sürecek hemen hemen, aşağıda gördüğünüz gibi bozuk yolda yavaş yavaş pedal çeviriyorum. Arada yanımdan geçen kamyonlar beni toza dumana buluyorlar tabi.

Bir süre tırmandıktan sonra kısa bir iniş ile Kavakköy’e varıyorum. Durmuyorum burada ve sadece fotoğraf çekip yoluma devam ediyorum.

Tırmanışım tüm hızı ile devam ediyor, ilk rampa geride kaldı ve ikinci rampaya sarmaya başladım. İkinci rampam yaklaşık 9 km dolaylarında. Acelem yok, yavaştan rolantili bir şekilde orman içinde keyifle tırmanıyorum.

Yola çıkalı 12 km oldu ve hemen hemen 10 km’dir tırmanış devam ediyor. Olsun, keyfim yerinde ve sorun sıkıntı yok. 🙂 Çıkarız arkadaş, yeter ki sonunda iniş olsun. 🙂

Çok suyum yok, tura çıkarken hiç bakmadım bile. Mataramın sadece birisinde su var, o da yarısına kadar. Bir çeşme buldum diye sevinirken suyun akmadığını görmek beni biraz üzüyor. Ama olsun, bu su beni biraz daha idare eder. Bu nokta aynı zamanda 9 km’lik uzun rampamın sonu oluyor. Buradan sonra iniş başlayacak…

Kavaklıdere’ye son 10 km yolum kaldı. Sert iniş beni bekliyor 6 km kadar. Kavaklıdere kavşağına kadar ineceğim. Gözlüklerimi çantadan çıkartıp takıyorum ve kendimi rampadan aşağıya salıyorum.

Salkım Köyde fotoğraf çekmek için kısaca duruyorum. Yoksa bu güzel inişe ara vermek istemezdim. 🙂

Kavaklıdere kavşağına kadar güzel bir iniş yapıyorum, kavşağın hemen ardından Kavaklıdere ilçesine doğru tırmanışa başlıyorum. 4 km’lik tırmanış, merkeze kadar gideceğim. Sonrasında bu çıktığım yolu ineceğim, o nedenle yine mutluyum. 🙂

Saat 7:00’de başladığım turum sırasında, saat 8:49’da ancak Kavaklıdere’ye ulaşabiliyorum. 26 km’nin 8 km’si dışında sürekli tırmandım çünkü. 🙂 Her zaman olduğu gibi burada da giriş tabelasını çekiyorum ve koleksiyonuma bir parça daha ekliyorum.

Aynı zamanda Kavaklıdere ilçesine de bisikletim ile ulaşarak kendi adıma bir ilki başarıyorum. Merkezinin ve ilçelerinin hepsini bisikletim ile gezdiğim ilk il “Muğla” oluyor. Kendi adıma çok mutlu olduğum bir durum bu… 🙂

Burada bir süre fotoğraf çektikten sonra ilçe merkezine doğru yola devam ediyorum. Kavaklıdere Belediyesinin hoş geldiniz mesajını verdiği kemerin altından geçerek ilçeye çıkışı sürdürüyorum.

Çıkarken arada hoşuma giden kısımları fotoğraflıyorum tabi.

Kavaklıdere Şehitler Anıtı yanında duruyorum. Bugün 18 Mart, Çanakkale Şehitleri anısına burada durup bir fatiha okuyorum. Kavaklıdere şehitlerimiz; Hüseyin Oğlu Durmuş (1308-1915), Topaloğulları Mehmet (1304-1915), Sağıroğulları Osman (1302-1915), Tahtalıoğulları Mehmet (1915), İbiş Oğlu Mustafa (1300-1915) saygı ile anıp yoluma devam ediyorum…

Kavaklıdere merkeze ulaştım. Buraya daha önce bir kez gelmiştim. Bakır işletmeciliği olduğunu biliyordum, hemen bir dükkan önünde urup fotoğrafını çekiyorum. Çeşit çeşit bakırlar, asılmış müşterilerini bekliyorlar.

Bakırdan yapılmış gemi, asılı duruyordu…

Burada da oyalandıktan sonra biraz daha içeriye doğru devam ediyorum. Kavaklıdere ilçesinden birkaç manzara sunuyorum sizlere. Zaten küçücük bir ilçe. 🙂

Kavaklıdere Belediyesi…

Kavaklıdere Kaymakamlığı ve cami…

Bu da Kaymakamlık önünde yatan bir yavru köpekcik. Büyük olsan sevmezdim, ama sen çok sevimli görünüyorsun. 🙂

Kavaklıdere’de yeteri kadar oyalandıktan sonra sırada ki ilçe olan Bozdoğan’a doğru yola koyuluyorum. Tabi önümde beni 4 km’lik iniş bekliyor. İnişin ardından ise yolum düz bir şekilde devam edecek birkaç km kadar daha.

Aşağıya yola iniyorum, istikamet Bozdoğan, ileri pedal… 😉

Çayboyu Beldesine kadar bir çırpıda geliyorum. Zaten pek uzakta sayılmaz. Burada uygun bir yer bakıyorum kısa bir mola vermek niyetindeyim. Çok geçmeden karşıma bir market çıkıyor ve hemen bisikletimi park ediyorum. Soda ve ayran ikilisini mideye indirirken Atilla Bey’in yanıma yolluk olarak hazırladığı poğaçalardan da yiyorum. 🙂 Bu sırada işletmeci abimiz ile muhabbet kaçınılmaz. 🙂

Memleket muhabbeti başlıyor, abimiz Samsun’dan. Burada ne işin var abicim? diye soruyorum. İlk önce biraz beni dalgaya alır gibi yapıyor, sonra ise cami de hoca olduğunu söylüyor. 🙂 Sonra ise işlerden sıkıldığını, bunaldığını ve yaşadığı hayatı hak etmediğini söylüyor. Ülkemde kime dokunsan ağlayacak arkadaş. 🙂 Hocam, dilerim hayat sana istediğini bir an önce verir… Benden sana bir dua olsun bu…

Çayboyu beldesinde bir kare fotoğraf anca çekiyorum ve yoluma devam ediyorum.

Sırada ki rampa nerede kaldı yaw derken, tam Çayboyu çıkışında karşıma dikiliyor. Hemde ne dikilme, %10 eğim ile duvar gibi neredeyse. 🙂

Çıkıyor yine yavaştan, ama çevremde ki manzaralar çok daha güzel. Onları seyrederek çıkıyorum, farkında bile olmadan. 🙂

Arada küçük inişler biraz soluklandırıyor beni, ama sonrasında duvar gibi çıkan rampalar tekrar kan ter içinde kalmama yetiyor. Şöyle geriye dönüp bakınca ne denli sert çıkış olduğunu anca görebiliyorum.

Saatim 10:15 ve ben Aydın il sınırlarına giriyorum.

Biraz iniş ile devam ediyorum, karşıma çıkan tabela da ise Bozdoğan’a 26 km yolum kaldığını görüyorum ve hemen durup fotoğraflıyorum. Turumun bitmesine ise daha 100 km var. Km’nin bir önemi yok, önemli olan göreceğim manzaralar ve doğa… 😉

Örentaht köyünden geçip yoluma devam ediyorum. Tabi ki yine tırmanış ile…

Köyün ardında ki dağların zirvesinde ki karlar güzel manzara oluşturmuş. Orada olmayı isterdim açıkçası, ama epey yüksektir tabi.

Çıkış devam ederken yine güzel bir köy manzarasını fotoğraflıyorum. Bu fotoğraf molaları dinlenmek için bir numaralı bahane aynı zamanda. 🙂

İnişti, çıkıştı derken epey yol gelmişim, Bozdoğan’a pek bir yolum kalmadı sayılır.

Öyle bir noktaya geliyorum ki manzara muhteşem. Aşağıda muhteşem bir vadi, oraya kadar ineceğim ama henüz değil, biraz daha ilerlemem gerekiyor.

Buradan sonra dağın diğer tarafına geçiyorum ve manzara çok daha güzel bir hal alıyor. Farklı bir çam ağacı türü ile karşılaşıyorum. Hepsi bir arada çok güzel bir görüntü oluşturuyorlar. İzlemeye doyamıyorum resmen…

dağın hemen hemen her yeri bu güzel ağaçlar ile çevrili, sanki yeşilden bir örtü serilmiş dağın üzerine. Üzerinde yumuşak yumuşak gezebilecek mişim gibi. 🙂

Dikilitaş manzarasını yol boyunca gözüm arıyordu. Daha önce fotoğrafını Google Earth’ta görmüştüm, coğrafyasının yaklaştığının farkındaydım ve nihayet bir süre sonra Dikilitaş’ta çıktı karşıma. Kaçıracağım diye çok korkmuştum ama böyle bir güzelliği kaçırmak imkansızmış. 🙂 Durup birkaç kare fotoğrafını çekiyorum…

Buradan sonra Bozdoğan’a 16 km yolum kalmış. Elimde ki haritaya göre Bozdoğan’a 8-9 km kadar iniş ile varacağım. O nedenle bir süre daha tırmanış ve düzlüğe razıyım. Sonrasında iniş beni bekler… 🙂

Bu güzel çamların oluşturduğu manzara boylu boyunca karşımda uzanıyor…

Dönüp dolaşıp kendimi bu ağaçların arasında pedallarken buluyorum. Altıntaş köyünden geçerek Bozdoğan’a biraz daha yaklaşıyorum. Bu arada hafiften yine tırmanıyorum.

Manzaranın ardından her daim karlı dağların olması içimi biraz olsun serinletiyor. Yoksa hava epey sıcak oldu. 15 derece dolaylarında ve rampa tırmanırken bu 30 derece olarak hissediliyor. 🙂

Biraz daha gittikten sonra inişe geçiyorum ve bir viraj sonunda karşımda ki manzara benim durmama yetiyor. Bozdoğan ayaklarımın, pedallarımın altında öylece uzanıyor. Hemen fotoğraf makineme sarılıp çekmeye başlıyorum.

Sonra tekrar inişe devam ediyorum ve 6 km kadar daha iniş yapacağım.

Bekle beni Bozdoğan… 🙂

Biraz daha alçalıyorum ve buradan da bir kare fotoğraf alıyorum ilçeden…

Saat 11:57 ve ben Bozdoğan’dayım artık. İlçe girişinde yine fotoğraf için duruyorum. Bu fotoğraf çekimleri olmasa bir çırpıda biter bu turlar eminim. 🙂

Fotoğraf çekerken, hemen yan tarafta çalışan amca yanıma geliyor ve muhabbete başlıyoruz. Memleket konuları, neden fotoğraf çekiyorum vs vs, uzar gider… Müsaade isteyerek ayrılıyorum ve ilçe merkezine hareket ediyorum.

Girişte bir gence rastlıyorum ve merkeze kadar beni götürüyor, yoksa çevre yoluna girip tekrar merkeze gireceğim diye uğraşacak mışım. 🙂

Bozdoğan ilçe merkezinden birkaç kare fotoğraf çekiyorum.

Bozdoğan’da da biraz oyalandıktan sonra Yenipazar’a doğru gitmek için ilçeden ayrılıyorum.

Yol buradan sonra düzleşiyor, ancakkkk… 🙂 Düzleşiyor düzleşmesine ama karşımızdan esen rüzgara ne demeli? Ben o kadar rampa tırmandım, indim geldim buralara keyfini çıkartırım diye. Ama maalesef tabir yerinde ise hevesim kursağımda kalıyor. Rüzgara karşı pedal çevirmek zorunda kalıyorum. Neyse ki değişik manzaralar biraz olsun keyfimi kaçırmama engel oluyorlar. Aynen şu güzel leylekcik gibi. 🙂 Daha yaz gelmeden çıkmış gelmiş buralara, sonra da üşüyor. Git kardeşim, bir ay sonra gel… 🙂 O zaman daha güzel olur havalar, bizim buralar değişti artık. Kışlar uzun sürüyor. 🙂

Sol yanımda bir HES, sağ yanımda ise HES’ten çıkan ve akan su… Amcamın birisi de almış oltasını balık avlayacağım diye bekliyor. 🙂 Orada balık olur mu hiç amcacım, bırak git sen…

Büyük Menderes havzasına doğru ilerliyoruz, birazdan yolum ikiye ayrılacak…

İşte o birazdan dediğim yer burası. 🙂 Ben soldan devam edeceğim yoluma. Yenipazar ilçesine doğru, sonrasında Aydın’a gideceğim. Bu yol diğer yola nazaran biraz daha sakin olacaktır, birde diğer yoldan nasıl olsa gittim. Buradan gitmemiştim, farklı olsun…

Yenipazar’a 13 km yolum var, Yenipazar’a varınca Aydın’da bulunan bisikletçi dostlarımız ile irtibat kurmayı hedefliyorum.

Yolum yine dümdüz, ama rüzgar da aynı şiddette karşımdan esiyor. Tüm gücüm ile pedal çevirmeye devam ediyorum.

Tam bu köy girişinde fotoğraf için duruyorum ve telefonum çalıyor. Arayan Aydın Bisikletçilerinden Gülçin oluyor. Aydın’a 45 km yolum kaldığını ve geleceğim güzergahtan bahsediyorum. Onlarda Umurlu dolaylarında bir şehitlikte 18 Mart etkinliğini yapıyorlar. Dönüşe geçmek üzereler, ilk olarak Aydın’da buluşmayı planlıyoruz.

Bende bu telefondan sonra arkadaşları fazla bekletmemek adına biraz daha yükleniyorum pedala. Ama rüzgar bu duruma biraz karşı olacak ki, gitmeme izin vermiyor. Ara sıra fotoğraf molaları dışında hiç durmuyorum.

Bahar geldi artık buralara, baksanıza papatyaların güzelliğine. Durup başıma taç yapmak isterdim, ya da “seviyor, sevmiyor” ama vaktim yok. 🙂

Yenipazar ilçesine yaklaştım, hatta şehir mezarlığına geldim bile. Burada bu çeşme için duruyorum. Su takviyesi yapmayacağım, yeteri kadar suyum var. Çeşmenin ismi güzelmiş. Tam yerine uygun bir isim koymuşlar. “Son Durak Çeşmesi” 🙂 Yılmaz Eldeniz’in ruhuna fatihayı okuyarak yoluma kaldığım yerden devam ediyorum.

Yeşillikleri görünce bir hoş oluyorum ben ya. 🙂 İçime huzur ve nefes doluyor sanki. Bu kareden sonra biraz daha enerji geliyor bana sanki, pedallamaya devam…

Saatim 13:57 ve ben Yenipazar ilçesine giriş yapıyorum. Güzergahımda bulunan son ilçeyi de ziyaret etmiş oluyorum. Burada fotoğraf çektikten sonjra merkeze doğru ilerlemeye devam ediyorum.

İlçenin meydanında yine fotoğraf için duruyorum ve yine tam bu sırada telefonum çalıyor. 🙂 Arayan yine Gülçin. HEmen yer bilgisini veriyorum, o da biz senin güzergahın üzerinde bulunan Armutlu Köyüne doğru geliyoruz, orada buluşuruz diyor. 🙂 Bu güzel haber, 17 km var Armutlu’ya. Yenipazar’da birkaç kare fotoğraftan sonra yine pedallamaya başlıyorum vakit kaybetmeden.

Yenipazar çıkışında Aydın’a toplamda 40 km yolum kalıyor.

Egenin güzelim köylerini seyrederek pedal çevirmeye devam ediyorum. 🙂 Armutlu’ya az bi yolum kaldı…

Dalama Belediyesine ulştığımda saatim 14:50 oluyor. Yine oyalanmadan devam ediyorum…

Armutlu’ya son 5 km kala bu defa çalan telefonum ile duruyorum. Arayan yine Gülçin. 🙂 Farkındayım epey beklettim arkadaşları, bunun utangaçlığı ile son 5 km yolum kaldı, 15 dakikaya kadar oradayım diyorum. Onlarda köyün kahvesinde çay içerek beni bekliyorlar.

Ve nihayet söz verdiğim gibi 15 dakika da Armutlu’ya varyıroum. Karşımda epey kalabalık bir grup görüyorum. Ben bu kadar kalabalık olacaklarını hiç aklımdan bile geçirmemiştim. Daha önce Aydın’a defalarca geldim, ama bu kadar kalabalık bisiklet grubunun olduğunu ne görmüş, ne de duymuştum. Bütün arkadaşlar ile tek tek tanışıyorum. Hepsine bu güzel buluşma için teşekkür ediyorum. Buraya kadar 110 km kadar geldim ve gerçekten çok yoruldum. O kadar rampanın yanında karşımdan esen rüzgar bitirdi beni. Ama nihayet ki buradan sonra muhabbet eşliğinde yol almak keyifli olacak.

Hep birlikte yola çıkmadan önce hatıra fotoğrafı çekiliyoruz ve hep birlikte pedallar dönmeye başlıyor.

Yolda birçok arkadaş ile birlikte muhabbet ediyoruz, yolun nasıl geçtiğpinin farkında bile değilim. Büyük Menderes nehrinin üzerinden geçerek Aydın’a daha da yaklaşıyoruz.

Ana yola çıktıktan sonra geride kalan arkadaşları bekliyoruz. Toplarlandıktan sonra merkeze doğru devame deceğiz. Bu bekleme anında Aydın tabelasına gidirek turumun final fotoğrafını çektiriyorum.

Saat 17:00 bitiriyoruz turu ve buradan sonra direkt otogara gidiyorum. Saat 18:00 aracı ile Marmaris’e geri döneceğim. Birkaç arkadaş beni otogara kadar uğurluyorlar, hatta uğurlamakla kalmıyor, otobüs saatine kadar benimle birlikte vakit geçiriyorlar. Onlara buradan tekrar tekrar teşekkür ederim. Armutlu’dan sonra vaktin nasıl geçtiğini anlamadım bile. Bu güzel turu da, aynı güzellikte noktalıyorum.

Otobüsüm geldikten sonra arkadaşlar ile vedalaşıyporum ve ayrılıyorum. Yine her zaman ki gibi Kamil Koç ile dönüyorum. 🙂 Nasıl olsa bisikletim sorun olmuyor. İstanbul’dan gelen otobüsümün bagajları dolu olmasına karşın yetkili arkadaş özenle yer açıp bisikleti koymama yardımcı oluyor. 🙂 2,5 saat yolculuğumun ardından Marmaris’e ulaşıyorum ve güzel bir duş ile anca kendime gelebiliyorum. Günün yorgunluğunu atmak ise, ölü gibi yatarak o günün sabahına kalıyor.

Toplam Km: 131,93 | Ort. Hız: 17,0 | Max. Hız: 62,4 | Bisiklet Kullanma Süresi: 07:45:11

Yatağan, Kavaklıdere, Bozdoğan, Yenipazar, Aydın Güzergah ve Yükselti Haritası;

Sevgilerimle…

Yatağan – Aydın Bisiklet Gezisi” üzerine 8 düşünce

  • 21 Mart 2012, 17:12
    Permalink

    çok hoş bi tur olmuş….kalabalık müthiş gerçekten…tşk.ler

  • 21 Mart 2012, 20:17
    Permalink

    cok guzel bir paylasım aydın bısıklet murat ben senınle tanısmak cok guzeldı umarum senıne daha uzun pedallarız sevgı ve saygılarımla…

  • 22 Mart 2012, 09:14
    Permalink

    Serkan’cım güzel bir tur olmuş.Eline ve pedalına sağlık.Pazar günü mesaim olmasaydı dayanabildiğim kadar sana yol arkadaşlığı yapmak isterdim.Umarım bundan sonraki turlarda da karşılaşırız.Saygılarımla…

  • 22 Mart 2012, 23:04
    Permalink

    Sizi kıskanmadım desem yalan olur. Atilla abi, sende her zamanki gibi karizma çıkmışsın fotoda 🙂

  • 23 Mart 2012, 20:12
    Permalink

    Tebrikler Serkan yine güzel ve başarılı bir tur yapmışsınız hayranlıkla izledim. Yenilerini hevesle bekliyorum.

  • 23 Mart 2012, 20:25
    Permalink

    Merhaba Semih Hocam,
    Çok teşekkür ederim yorumun için, Aydınlı Bisikletçiler ile pedallamak çok keyifliydi.

    Merhaba Murat,
    Dilerim daha çok kmler pedallayabiliriz, tekrardan teşekkür ederim…

    Atilla Bey selamlar,
    Uğurlamanız bile çok güzeldi, beni çok mutlu ettiniz sabahın o saatinde. Birgün birlikte pedal çevirmek dileği ile…

    Çok teşekkürler Aydın Bey,

    Merhabalar Cengiz Bey,
    Çok teşekkürler takibiniz için, yeni turlar çok yakında… 🙂

    Sevgiler…

  • 07 Ağustos 2014, 12:32
    Permalink

    ayağınıza sağlık gerçekten okumak bile zevk verdi Muğladan selamlar 🙂

  • 03 Temmuz 2017, 09:04
    Permalink

    Yazınızı okumaktan keyif aldım. Sizinle beraber bende pedal çevirmek isterdim. Bu keyifli makaleyi paylaştığınız için teşekkür ederim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.