Son gün müziği;
http://www.youtube.com/watch?v=noE_XTvNEfQ
30 Temmuz 2011
Bir haftalık turumuzun son gününde yine mutluyuz. Tabi her ne kadar buralardan uzaklaşıyor olmanın verdiği hüzün olsa da tekrar geri gelme ümitleri olduğu için mutluyuz. Sabah kahvaltımızı uyku gözlerimizden akarken yapıyoruz. Saat 9:00’da kahvaltıya oturuyoruz ama hareket etmemiz yine 10:00’u bulacak. Hem acelemiz de yok, geceyi Ardeşen’de geçireceğiz. Yarın sabah Ardeşen’den ayrılıp evlerimize gideceğiz.
Kahvaltımız sırasında gelen amca ile uzun uzun muhabbet ediyoruz. Çok keyifli kahvaltı sofrasından hiç kalkasımız gelmiyor. Ama bir yandan da yola çıkmak istiyoruz.
Yine her zaman ki gibi en son Kevser’i bekliyoruz. Ben hazırım, Emre Abi birazdan hazır, ama Kevser için en az 15 dakika daha bekleyeceğiz. 🙂 Bence artık hızlan, az eşya al birazcıkta. 🙂 Sonra onları toplayacağım diye uğraşıyorsun. 🙂
Nihayet herkes hazır olduktan sonra yola çıkmak için hazırız. Bu turda ilk gecemizi ve son gecemizi geçirdiğimiz Zilkale Pansiyondan bir hatıra pozu çekilerek ayrılıyoruz.
Buradan sonra salıyoruz bisikletlerimizi yoldan aşağıya doğru. Şimdilik yol arnavut kaldırımı gibi, biraz sonra bozulacak ama o da çok uzun sürmeyecek.
Kevser aşağıya doğru eşyalarının ve kendisinin ağırlığı ile hızla iniyor.
Fırtına deresi yanımızda ve kuşkusuz bizden daha hızlı gidiyor…
Kaçkar Dağları Milli Parkı içine olduğumuz için bu bölgeye ait bilgilendirme tabelaları…
Burada kısa bir mola ile sularımızı dolduruyoruz.
Sonrasında ise bir köprüden geçerek bozuk yolda tırmanmaya başlıyoruz. 3 km, Zilkale’ye kadar tırmanacağız. Sonrasında tekrar inişe devam. 🙂
Çok sıcak, hemen terliyoruz. O nedenle her fırsatta durup serinlemeye çalışıyoruz.
Ağaçların arasından Zilkale manzarası çekmeyi unutmuyoruz tabi.
Zilkale’yi giderken gezdiğimiz için dönüşte hiç vakit kaybetmeden yolumuza devam ediyoruz. Yolumuz yine kısa bir süreliğine düzeliyor.
Yine bir çeşme başı, serinlemek içinde ne kadar da güzel. Bu turun öncesinde bir aydır yollarda olduğum için her yerim amele yanığı. 🙂 Vee sızladığı için beni rahatsız ediyor. Bende üfleyerek acıyı azaltmaya çalışıyorum.
Kısa bir süre toprak yolda gittikten sonra bu defa yolumuz asfalt oluyor ve çok daha rahat, hızlı yol alıyoruz.
Ülkü I köprüsünde kısa bir foto-mola veriyoruz. Sonrasında yine yola devam.
Kevser yolda karşılaştığı Karadeniz kadınları ile muhabbete tutuluyor ve hatıra fotoğrafı çekiliyor.
Fırtına deresi hırçınlığı ile akmaya devam ediyor. Daha bir kaç gün önce bu suyun kaynağındaydık. Buraya kadar ne kadar da coşuyor ve durdurulmaz oluyor.
Taşkemer köprü üzerindeyim ve makinem elimde. 🙂
Çamlıhemşin’e varmak üzere dere içinde balık tutan bir kişi Kevser’in objektifine takılıyor. Muhtemelen kırmızı benekli alabalık peşinde. Her ne kadar avlanması yasak olsa da, kimse bunları görmüyor.
Kısa bir mola sırasında bekliyorum…
Çamlıhemşin’e geldik, yukarıda ki yapı dikkatimizi çekiyor. Giderken hiç görmemiştim, şimdi çok daha güzel görünüyor.
Çamlıhemşin Konaklar Mahallesinde bir okul için yardım topladıklarını gösteren bir pankart. Ama o kadar eski ki neredeyse yırtılıp düşecek.
Çamlıhemşin merkezde daha önce yemek yediğimiz yerde duruyoruz ve hemen soframızı kuruyoruz. Bir güzel karnımızı doyuruyoruz. Bu defa işletmeci abimiz ile fotoğraf çekilmeyi unutmuyoruz.
Bir saate kadar burada oturuyoruz ve çekmeye başlayan telefonlarımızı açıyoruz. Kim aramış mesajları gelmeye başlıyor. 6 gündür ne güzel sessiz sedasız geziyorduk. 🙂
Molanın ardından tekrar yola çıkıyoruz. Çamlıhemşin çıkışında bu şelale çok güzel görünüyor. Çekmeden devam etmek istemiyorum.
Buradan sonra kaymak asfalt yol ile devam ediyoruz. Ama rüzgar tam karşımızdan esiyor. Bizde sırası ile yer değiştirerek birbirimizin deryaline giriyoruz. Bu şekilde yol almak güzel oluyor. Ama gelin görün birde rakım azaldıkça artan nem bizi ne hale sokuyor. resmen sırılsıklam olduk, kendi kendime dokunmak bile istemiyorum. Çok sinir bozucu bir durum.
Yol boyunca birçok rafting merkezinden geçiyoruz, sonrasında rafting yapanlar da çok geçmeden karşımıza çıkıyor.
Ardeşen’e 9 km kaldı, ama biz pek iyi durumda değiliz. Nem gerçekten çok sıkıcı bir durum aldı. Bir yerde tuvalet molasına durup elimi yüzümü bir güzel yıkıyorum ama ne fayda…
Hızla yol alıyoruz ve Ardeşen’e varmak üzereyiz. Sahile indik, 4 km sonra Ardeşen’deyiz. Yolumuza sağdan devam ediyoruz.
Burada adresimiz ise öğretmenevi oluyor. Kevser daha önce geldiği için bizi götürüyor. Tam hatırlamakla birlikte bulması da hiç zor olmuyor. 🙂
Hemen içeriye girip girişimizi yapıyoruz. Emre Abi ile odamıza yerleşiyoruz. Sırayla duşumuzu aldıktan sonra sıcaktan hiç dışarıya çıkılacak gibi değil, bizde uzanıyoruz yataklarımıza. Ama durduğumuz yerde terden sırılsıklam olmamız sadece birkaç dakikamızı alıyor.
Güneş etkisini yitirene kadar odada uyuyoruz ve sonra akşam yemeği için dışarıya çıkıyoruz. Ardeşen’de de tüm karadeniz kıyı şeridinde olduğu gibi pide meşhur. Bizde pide yemek için bir yere oturuyoruz ve yemek gelene kadar masada ki peçetelikte ki peçeteleri terlerimizi silerek bitiriyoruz. 🙂
Yemeğimizin ardından hava biraz daha serinliyor ve Ardeşen’i gezintiye çıkıyoruz. İnternet kafeye giderek çekilen fotoğrafları birbirimiz ile paylaşıyoruz. Sonrasında markete giderek birşeyler alıyoruz ve bir çay bahçesine oturuyoruz. Muhabbet eşliğinde çekirdeğimizi çitleyerek, bademlerimizi yiyerek çayımızı yudumluyoruz.
Akşam tekrar öğretmenevine dönüyoruz. Merdivenlerden çıkarken birisi tarafından Serkan, Kevser diyerek durduruluyoruz. Tabi hemen tanışıyoruz ayaküstü. Abimiz Emin Oğuz ile internet ortamından tanışıyoruz ama daha önce yüz yüze hiç karşılaşmamıştık. Bizi tanıması çok güzel oluyor ve birlikte öğretmenevinin kafesine çıkarak muhabbete başlıyoruz. Kendisi de karadenizi sahil boyunca geziyormuş. Arada içeri kısımlara girerek geziyor ve tekrar yoluna devam ediyormuş. Bu güzel tesadüften sonra odalarımıza geçiyoruz ve yarın sabah kahvaltı da buluşmak üzere sözleşiyoruz.
31 Temmuz 2011
Hep birlikte yaptığımız kahvaltının ardından ben 9:30’da ki otobüsüme binmek için 9:00’da arkadaşlarımdan ayrılıyorum. Bu güzel tur için binlerce kez teşekkür ediyorum sevgili Kevser ve Emre Abi. Çok güzel, dolu dolu bir hafta geçirdik birlikte. Vedalaşmak biraz hüzünlü oluyor, daha fazla uzatmadan kaçıyorum bende. 🙂
28,5 saat sürecek olan yolculuğuma 9:30’da başlıyorum ve bir sonraki gün saat 14:00’de Muğla / Akyaka’ya ulaşıyorum…
Gün Toplam Km: 43,64 | Ort. Hız: 20,9 | Max. Hız: 54,9 | Bisiklet Kullanma Süresi: 02:05:04
Tur Toplam Km: 162,97
Zilkale – Ardeşen Güzergah ve Yükselti Haritası;
Sevgilerimle?
NOT: Pedalla.com imzası olmayan fotoğraflar Kevserseri ve Emre Özçelik?e aittir.
herşey için teşekkürler..bizi oralara götürüp gezdirdiğin için…çok keyifli bir gezi olmuş…harika…
Eminle geçen yaz boyunca telefonla iletişim halindeydik. O bizim İstanbul Hatay ve Erzurum Hopa turlarını ben de onun Batum Ordu turunu gün gün takip ettim. Eminde nemden şikayet ediyordu. Biz bu yöreden Eylül başında geçtik ve nem yoktu. Demek Doğu Karadenize Eylülde gitmek gerekiyor. Bu yıl Haziran sonundan Temmuz sonuna kadar bölgede olacağız, bakalım bizde nemden şikayet edecek miyiz? Bizi gittiğiniz yerlere beraberinizde götürdüğünüz için teşekkür ederim.
ellerine sağlık Serkan,
çok güzel bir yedi günü bizlerle paylaştın…
daha nice turlara…
28,5 saat yolculuk da ayrı bir macera olsa gerek….
sağlıcakla kal….
Serkancım; teşekkür ederim, güzellikler için…Baharı sabırsızlıkla bekliyorum..selam ve sevgiler..