13 Mayıs 2012
Merhaba Sevgili Pedal Dostları,
İzmir’in ilçelerini bir bir keşfetmeye devam ediyoruz. Bu defa ki rotamız ise Kemalpaşa tarafı oluyor. İzmir otogardan hareket ile Kemalpaşa, ardından Karabel üzerinden Torbalı ve sonrasında Menderes’e ulaşıyoruz. Tur planımı normalde Torbalı’da bitecek şekilde ayarlamıştım. Ama tura İzmir’den Can Sarı abimde katılmak isteyince rotayı uzatabildiğim kadar uzatıyorum.
Gece Marmaris’ten yola çıkıyorum yine otobüs ile ve sabah 7:00 sularında İzmir otogara varıyorum. Can Abi benden önce gelmiş beni bekliyor. Otobüsten inip bisikletimi bagajdan alıp hemen topluyorum ve kahvaltı için otogar içinde bildiğim bir yere gidiyoruz. Bir bardak çay ile iki poğaçayı yedikten sonra yola çıkmaya hazırız. Çıkmadan önce hemen otogar hatırası fotoğrafımızı çekiyorum.
Şehir trafiğinde yol almak beni epey sıkıyor, o nedenle bu bölgeyi olabildiğince hızlı geçiyoruz. Ama beklediğim kadar trafik olmuyor bu defa, nedeni ise otogardan sonra ki rotamız sanayi bölgelerinin olduğu yerden devam ediyor ve günlerden de pazar. 🙂 Şanlıyız anlayacağınız.
D300’e çıkana kadar Can Abi ile muhabbet ederek yol alıyoruz ve yola bağlanmadan önce birer fotoğraf alıyoruz.
D300 çıkmamız ile birlikte rampada bizi bekliyor. Belkahve Geçidinin yamacındayız ve yavaş yavaş tırmanışa başlıyoruz. Burayı daha önce defalarca çıkmıştım, o nedenle pek heyecan uyandırmıyor bende. 🙂 Çıkmasam da olur ama maalesef diğer türlü Kemalpaşa’ya ulaşamam. 🙂
Zirve rakımı 260 metre olan geçidi bitirdik. Artık niş bizi bekler, Kemalpaşa yol kavşağına kadar hemde. 🙂 Bu arada bugünkü yol arkadaşım yine Dahon… 🙂 Bu bisikleti seviyorum yaw, çok seri, çok hızlı, çok rahat ve daha nice çoklar sıralanıyor…
Salıyoruz bisikletlerimizi geçitten aşağıya ve Kemalpaşa kavşağından dönüp ilçeye doğru pedallamaya devam ediyorum. Su takviyesi için bir petrol arıyor gözlerimiz ve çok geçmeden aradığımızı buluyoruz. Hemen çeviriyoruz gidonumuzu ve markete dalıyoruz. Sularımızı dolduruyoruz ve üzerine de birer maden suyu içiyoruz. Bu sırada da arkadaşlar ile muhabbet ediyoruz. Bu kadar muhabbete Can Abi ile bir fotoğraf çektirtelim ama değil mi? 🙂
Petrolden ayrıldıktan birkaç km sonra Kemalpaşa ilçesine giriş yapıyoruz. Burada da yine fotoğraf için duruyoruz. Yeni bir ilçeyi daha keşfedeceğiz. Önce Can Abiyi çekiyorum, sonrasında ise o beni çekiyor…
“Kemalpaşa’ya Hoşgeldiniz” kemerinin altından geçip ilçe merkezine doğru devam ediyoruz.
Tabi yol boyunca makine elimizde çevreyi fotoğraflıyoruz.
Arada Can Abi beni, ben onu çekmeyi ihmal etmiyoruz tabi. 🙂 İki kişilik turların avantajı bu işte… 🙂
İlçe merkezinde yavaş yavaş ilerliyoruz. Çay molası için bir yerler arıyoruz aynı zamanda.
Kemalpaşa ilçesinden birkaç manzara sizlere…
İlçe merkezinde bir çay ocağında durup birer bardak çay içiyoruz. Birazda soluklanıyoruz bu sırada, bu pek uzun sürmüyor tabi. Çaylarımız bittikten sonra tekrar düşüyoruz yola. Hafif iniş yolda arkamızdan esen rüzgarında yardımı ile hızla yol alıyoruz. Manzara pek görülesi cinsten değil şu sıralar, o nedenle durup fotoğraf çekecek birşey bulamıyoruz.
Sonra sağ yamaçta birşey beliriyor, ne olduğuna anlam veremiyorum. Cami mi, kilise mi, özel mülk mü? Hiç bir fikrimiz yok, çekiyoruz ve çekiliyoruz öylesine. 🙂
Bu güzel manzaradan sonra yolumuza devam ediyoruz, biraz sonra çıkış başlaması gerekiyor. Karabel Geçidini tırmanacağız, sonrasında da Torbalı’ya kadar inişe geçmemiz gerekiyor. Tabi bir aksilik, bir terslik yoksa yükselti haritamızda. 🙂
Nazarköy kavşağında yine kısa bir duruş yapıyoruz. Boncuk diyarıymış burası aynı zamanda. 🙂
Arka tarafta ki vadi çok güzel görünüyor, burayı fotoğraflamayı es geçmemek gerek.
Bu güzel manzara da ben… 🙂
Ve tırmanış başlar, buraya kadar Belkahve Geçidi dışında sürekli güzel tempo ile gelmiştik. Şimdi ise biraz daha düştü hızımız. Tırmanış başında ki çeşmede duruyoruz ve sularımızı kontrol ediyoruz. Ama yeteri kadar suyumuz var, o nedenle gerek kalmıyor. Birkaç fotoğraf çekiyorum durmuşken…
Can Abi beni çekmeye çalışırken bende onu çekiyorum. 🙂
Birkaç mutluluk pozu veriyorum… 🙂 Şu tarafa abicim, hadi tırmanışa… 🙂
%8 eğimi ile tırmanışımız karşımızda. Bir yılan gibi vadiye kıvrılmış yolumuz. Trafik yok denecek kadar az ve yolun zemini çok güzel. Bir sağa, bir sola döne döne çıkıyorum ufaklık ile. 🙂
35-26 numaralı yolun 7.km’sinde yola devam ediyoruz. Zirveye pek bir yolumuz kalmadı sayılır. Km saatim olmadığı için tam olarak bilemiyorum o nedenle sadece tahmin etmekle yetiniyorum. 🙂
Küçük lastik avantajım ile keçi gibi tırmanıyorum buralarda. 🙂 Arada Can Abiye poz veriyorum, arada da ben onu çekiyorum. 🙂
Ha gayret abicim, zirveye birşey kalmadı… 🙂 Vur pedalın göbeğine göbeğine… 🙂
Karabel Mesire Alanı görünüyor, burası aynı zamanda Karabel Geçidinin zirvesi oluyor. Zirveyi kestirebiliyoruz artık, o nedenle daha bir şevkle çeviriyoruz pedalımızı.
Piknik alanından birkaç kare çekiyorum giderken. 🙂
Ve zirvedeyiz, buradan sonra güzel ve uzun bir iniş bizi bekler.
İniş başlıyoruz, her ikimizde dikkatliyiz tabi ki. Daha bir kaç gün önce bisiklet dostu arkadaşımızı kaybettik. Böyle şeylerin yaşanması bizi üzüyor, ama bir yandan da dikkati elden bırakmamamız gerektiğini hatırlatıyor. Denizli, Buldan’da geçirdiği kaza da hayatını kaybeden bisikletçi dostumuz Halil Aytekin’i saygıyla ve rahmetle anıyoruz. 🙁
İniş eğimi azalmasına rağmen devam ediyor ve rüzgar tam arkamızdan esiyor. O nedenle çok yüksek tempolu olarak pedal çevirmeye devam ediyoruz.
Geliyorum usul usul…
Yol boyunca zeytin ağaçları çevrili ve çiçek açmışlar. Kokusu bütün coğrafyayı sarmış sarmalamış. Dayanamayıp durup bir zeytin çiçeğinin fotosunu çekiyorum.
Zeytin ağaçları yanında Can Abiyi de fotoğraflıyorum hemen..
Buradan sonra aynı manzaralar eşliğinde Torbalı’ya varıyoruz. İlçe merkezine girmiyoruz ve İzmir’e dönen yol kavşağında bulunan markete girerek yemek için alışveriş yapıyoruz. Alışveriş sonrasında ise onları yiyecek uygun bir yer arayışına başlıyoruz.
Menderes istikametine doğru pedal çevirmeye devam ederken gözümüze henüz açılmamış ya da terkedilmiş bir petrol istasyonunu kestiriyoruz. Hemen nevalemizi açıp soframızı hazırlıyoruz. Bu güzel ve eşsiz lezzetli soframızın tadına doyum olmuyor. Bu turlarda bu tür piknik tarzı yemelere bayılıyorum. Dışarıdan yemektense bu hem ekonomik hemde daha doyurucu oluyor.
Yemekten sonra çok olmasa da biraz dinleniyoruz ve sonrasında Menderes’e doğru yola çıkıyoruz. Burada da bizim bisikletçi arkadaşımız Ayşe ile buluşacağız. Bir acı kahvesini içmeden gitmek olmaz. Daha önce birkaç defa daha gelmiştik ama bir türlü görüşme fırsatımız olmamıştı.
D550 yolunda kalabalık trafik ile birlikte pedallıyoruz. Bir an önce ara bir yola girmek istiyoruz ama öncesinde bu trafik kargaşası ile biraz daha boğuşmalıyız. 🙂
Ayrancılar’dan hızla geçip yolumuza devam ediyoruz.
Ayrancılar’ı geçtikten kısa bir süre sonra Yeşilköy’e ulaşıyoruz ve buradan sol tarafa giriyoruz. Oğlananası köyü üzerinden Menderes’e ulaşacağız. Bu yol hem tenha hemde çok daha güzel manzarası var. 🙂
Oğlananası köyünün içine kadar ne ara geldik hatırlamıyorum bile. Burada köy kahvesinde oturup çay ve maden suyu içiyoruz. Birazda soluklanmış oluyoruz.
Can Abinin objektifinden ben. 🙂 Mutluyum arkadaş mutlu. 🙂 Bisikletim ile geziyorum hiç bilmediğim bir köyde…
Bu moladan sonra tekrar düşüyoruz yola. artık rampa kalmadı ve kıvrımlı yolda keyifle pedal çeviriyoruz. Arada fotoğraf çekmek için duruyoruz. Onun dışında bizi durduracak birşey yok.
Yol arkadaşımı da unutmamak gerek. Öyle ufaklık olduğuna bakmayın siz, canavar o canavar. 🙂 Beni ta nereden nerelere götürüyor boyuna posuna bakmadan. 🙂 Çok güzel ve kullanışlı alet bu yaw, bu kadarını ummuyordum. 🙂
Yoldaşım ile birlikte Can Abi çekiyor beni…
Bu son fotoğraf molasından sonra Menderes’e kadar durmadan devam ediyoruz. Saat 13:30 gibi Menderes’e giriş yapıyoruz. Tam bu sırada telefonum çalıyor ve arayan Ayşe. 🙂 Nerede kaldığımızı soruyor, bende vardık evi tarif edebilirsin diyerek kapatıyorum telefonu. Gaziemir çıkışına doğru geliyoruz ve sözleştiğimiz yerde Ayşe’yi bekliyoruz Can Abi ile. Bu sırada bir arkadaş geliyor yanımıza ve Menderesli bisikletçi olduğunu söylüyor. Hemen ayaküstü kısa bir muhabbet başlıyor, sonra gitmesi gerektiği için ayrılıyor yanımızdan.
Buluşma noktamızda kısa bir süre daha bekledikten sonra Ayşe geliyor ve eve gidiyoruz. Ayşe’nin sevgili annesinin elinden Türk Kahvelerimizi afiyetle içiyoruz. Ellerine sağlık olsun… Birazda muhabbet ediyoruz ve günün yorgunluğunu atıyoruz bir anlamda.
Ardından ayrılık vakti geliyor. Benim Marmaris’e dönüş otobüsüm 16:00’da olduğu için pedal ile otogara yetişmem mümkün değil. Menderes çıkışında minibüse binip otogara gideceğim. Yanımda Dahon var nasıl olsa, sorun yok. 🙂
Ayşe ve annesine teşekkür ederek ayrılıyoruz. Can Abi ile Menderes çıkışında da vedalaşıyoruz ve o Karşıyaka’ya kadar pedallıyor. Bende katlıyorum bisikletimi ve minibüsümü bekliyorum. Yaklaşık yarım saat kadar bekleme süresinden sonra geliyor minibüs ve yarım saat yolculuk sonunda ulaşıyorum otogara. Burada da yarım saat içinde kalkacak otobüsümün yanına gidip bagajımı koyuyorum ve Akyaka’ya kadar sürecek olan son 3,5 saatlik yolculuğuma başlıyorum.
Bir güzel turu daha geride bırakıyoruz ve gelecek güzel turların hayalleri ile yolda uyukluyorum… 🙂
İzmir, Kemalpaşa, Torbalı, Menderes Güzergah Haritası:
İzmir, Kemalpaşa, Torbalı, Menderes Yükselti Haritası:
Sevgilerimle…
Not: Pedalla.com imzası olmayan fotoğraflar Can SARI’ya aittir.
ayaklarınıza saglık serkan cok güzel olmuş turunuz ….umarım enkısa zamanda beraber pedallarız