Likya Yolu 9.Gün ( Adrasan – Antalya )

07 Mart 2008

Bugün erkenci değiliz. Normal şartlarda ve plana göre Olympos bugünkü durağımız. Yani 15 km’lik bir yol. Onun için geç kalkıyoruz. Dışarıdan gelen sesler nedeni ile uyandığımda saatim 8.30, 8.45 dolaylarında. Sabahın erken saatinde grubun 3 üyesi ayrılmış. Neden ise turun bitmesine birkaç gün kalması. Ha bugün, ha yarın ne fark eder mantığı ile 3 arkadaşımız sabahın erken saatinde ayrılmışlar. Geriye Ben, Kevser, Göktürk Abi ve Ali Abi kalıyoruz.

Uyandıktan sonra çadırımızın kapısını açınca karşımıza bu manzara çıkıyor. Göktürk Abi ve Ali Abi kahvaltı yapıyorlar. Bir bisküvi ve meyve suyu ile. Deniz ise çarşaf gibi tabiri caizse.

Çadırlarımızı topluyoruz. Çantalarımızı hazırlıyoruz. Saat 10 gibi Adrasan Koyunu geride bırakıyoruz.

Bisküvi ile geçiştirdiğimiz kahvaltıyı adam akıllı yapmak için Çavuşköy’e geliyoruz. Ben çorba içiyorum, Diğerleri ise sabah sabah köfte yemek zorunda kalıyor. Çünkü çorbanın sonunu ben içtim. 🙂 Kahvaltımızı doyasıya yaptıktan sonra Olympos’a doğru yola koyuluyoruz. Biraz rampa çıkıyoruz ardından ise, çıktığımız kadar iniyoruz.

Saatimiz 11.00’i gösterdiği anda Olympos’a girmiş oluyoruz. Kadir’s House’e (Kadir’in ağaç evleri) karşılıyor bizi Olympos girişinde.

Olympos antik şehrine kadar ilerliyoruz bisikletlerimizle. İçeriye araç ile girmek yasak olduğu için bisikletlerimizi girişe kilitliyoruz ve görevliye emanet ediyoruz. Kaya tırmanışı yapan dağcıları görüyoruz.

Antik Likya yolunu gösteren tabelalar sık sık karşımıza çıkıyor. Bu tabelalar doğru yolda olduğumuzun habercisi. Çıralı yönüne doğru ilerliyoruz.

Bahar yeni yeni geldiği için rengârenk çiçekler bizlere göz zevki sunuyorlar. Yeşil, sarı, mor ve beyaz…

Antik Olympos Şehrinin kalıntıları arasında geziniyoruz. Zeytin ağaçları ile süslenmişler.

İstikamet Ceneviz Kalesi…

Tapınak’a da uğruyoruz tabi yol üstü…

Yedi kişiden geriye kalan dört kişi hatıra fotoğrafı çekiliyoruz Olympos’ta…

Ağaçlarla kaplı yolda ilerliyoruz. Hava sıcak ve korunmak için çok iyi bir yöntem.

Olympos’u anlatan tanıtıcı tabela.

Çıralı Plajına açılan kapı. Buradan geçtikten sonra önünüzde Çıralı Plajı uzanıyor.

İşte o Çıralı Plajı. Muhteşem görüntüsü ayaklarımızın altında. Bizde yavaş yavaş kalenin en üstüne çıkıyoruz.

Kale’ye sadece Kevser ve ben çıkıyoruz. Diğer arkadaşlar aşağıda beklemeyi istiyorlar. KevSerSeri ve fonda Çıralı…

Yine bir hatıra fotoğrafı. Ahh ah şu manzaranın güzelliğine bakın.  Belki de sadece bu fotoğraf için tripodu o kadar taşıdım kalenin en üstüne kadar. 🙂

Olympos şehrini kuş bakışı izliyoruz. Vadi gerçekten çok güzel.

Ahh Çıralı ah, dönüp dönüp fotoğraflıyorum. Âşık oldum resmen bu manzaraya.

Kaleden inişe geçiyoruz. Mataralar boş tabi. Bütün suyu tüketiyoruz çıkarken.

Kaleden kalıntılar.

Olympos kalıntıları ve biz…

Evet Olympos’ta son karemizdi bu. Gidip diğer arkadaşları buluyoruz. Saatimiz 12.30 civarları. Ne yapacağımıza karar veriyoruz. Göktürk Abi ve Ali Abi kamp kuracaklarını söylüyorlar burada. Biz ise devam edip Kemer’de kamp kuralım teklifini sunuyoruz ve kabul olmuyor. Ardından Göktürk Abiler bir pansiyona yerleşip iki gün kalacaklarını söylüyorlar. Bizde Kevser ile yola devam etme kararı alıyoruz. En azından Kemer’e kadar gider orada kamp atarız diye düşünüyoruz. Ana yola çıkmak için minibüse biniyor ve yola çıkıyoruz. Ardından koyuluyoruz yola. Hedef Kemer.

Birkaç km sonra karnımızın zil sesleri duyuluyor. Geçen yaz Ender Abimler ile yemek yediğimiz lokantaya geliyoruz. Hemen pazarlık yaparak balıklarımızı söylüyoruz. Turun beklide en nefis yemeğini burada indiriyoruz midelere. Süper bir menü; balık, salata ve mezeler, oy oy oy… Yemek yediğimiz yerden iki tane fotoğraf sizlere.

Yemek yerken Antalya’da olan Ender Abimi arıyoruz. Abi biz geliyoruz şuan yazın yemek yediğimiz yerdeyiz diye söylüyorum. O da işi nedeni ile Kemer’e doğru geliyormuş. Yemek faslı bittikten sonra saat 15.00 gibi yola koyuluyoruz. Amacımız Ender Abi ile Kemer’de buluşmak. Oyalanmadan hızlı hızlı pedal çeviriyoruz. Rampalar ve yollar altımızdan su gibi akıp gidiyor. Bu arada terlerde aynen öyle tabi. 🙂 Tahtalı Dağına çıkan feribot kavşağından geçiyoruz ve yine Likya yolunu gösteren tabela görüyoruz. Evet, hala doğru yoldayız. Sona yaklaşıyoruz.

Saat 16.00 gibi Kemer’e giriyoruz. Ender Abiyi arıyoruz ve hala Kemer’e gelmediğini öğreniyoruz. Bizde durmadan Antalya’ya yöneliyoruz. Yolda karşılaşmak umudu ile pedallıyoruz. Kemer’in biraz geçtikten sonra bir petrolde mola veriyoruz. Biraz enerji ve su takviyesi yapıyoruz. Biraz daha ilerledikten sonra Ender Abi ile karşılaşıyoruz. Heyecandan o noktada fotoğraf çekmeyi unutuyorum. Ender Abi Kemer’e kadar gidip dönecekmiş. Bizde Antalya’ya doğru devam ediyoruz. Dönüşte gelip çantalarımız alacak diye sözleşiyoruz. Mevsimlerden kış olduğu için hava erken kararıyor. Saat 18.00 gibi hava karardı. Bu karanlıkta iki tane tüneli geçiyoruz. Hatta ilk tüneli dış taraftan dolanıyoruz. Bu arada Ender Abiyi de kaçırmış oluyoruz. Karanlıkta reflektörler, flâşör ve farlarımız ile yavaş yavaş yol alıyoruz. Antalya’nın giriş tabelasını görünce seviniyorum. Vardık diye. Saatimiz 18.45…

Antalya girişinde KevSerSeri ve ben…

Bu girişten sonra Ender Abiyi tekrar arıyoruz ve evde olduğunu söylüyor. -Abi biz Antalya girişindeyiz evi tarif et hemen geliyoruz diyoruz. Hemen diyoruz ama evi taa Alanya çıkışındaymış. Hani şu düden şelalesinin denize döküldü yer var ya oraya yakın. O şelaleyi sora sora gidiyoruz. Çevreyolu kavşağında bir petrole soruyoruz ne kadar daha yolumuz var diye. 50 km daha gideceksiniz diyince kafayı yiyorum. 50 km gidersem geri Kemer’e dönerim be. Karanlık, yorgunluk iyice canımı sıkmaya başlıyor. İyi ki Kevser?de anlayışlı, bir şey dese ona sataşacam. Şehir trafiğine giriyoruz bir süre sonra. Yolu sora sora en sonunda, – Abi biz Muratpaşa Belediyesini geçtik geliyoruz diye tekrar arıyoruz. Ve mutlu cevap -önünüzde gördüğünüz ilk petrol istasyonunda bekleyin hemen yola çıkıyorum oluyor. Çok geçmeden geliyor ender Abim ve bizi eve götürüyor. Hemen duşlarımızı alıyoruz ve güzel bir ohh çekiyoruz.

O kadar yoğun bir günün ardından bize evlerini açtıkları için; Ender Abime, İlknur Ablama ve kızları Selo-Pelo’ya çok çok teşekkürler. Unutmayın Erzincan’da her daim bir eviniz var.

Gün Toplam: 102,40 Km
Bisiklet Üzerinde Geçen Zaman: 05:54:51
Ortalama Hız: 17,3 Max. Hız: 64,1

Sevgi ve Saygılarımla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.