Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turu 15.Gün (Pınarbaşı-Gürün)

22 Nisan 2009

Yeni günde yeni yollarda yine pedallamaya başlamak üzereyiz. Sevgili Meriç ile hatıra fotoğrafı çekilmeyi ihmal etmiyoruz. Farklı yönlere gideceğiz. Meriç bizim geldiğimiz yöne, biz ise Meriç’in geldiği yöne gideceğiz. Yolun açık olsun dost diyerek çıkıyoruz yola…

Pınarbaşı çıkışında bir petrol istasyonunda Bisküvi atıştırıyoruz ve Gürün’e 98 km yolumuz olduğunu görüyoruz.

Kahramanmaraş yol kavşağını geçtikten sonra D300 yolunun 19.paftasına giriyoruz. Sivas İl sınırına kadar devam edeceğiz.

Düz ve inişli çıkışlı yolda zevkle yol alıyoruz. Hava soğuk ve önlemlerimizi alıyoruz. Feyyaz’ın yüzünde kar maskesi bile var. 🙂

Yol üzerinde birçok güzel manzara bizi karşılıyor. Tabi sık sık fotoğraf çekmek için durmak zorunda kalıyoruz.

Ben manzarayı, Feyyaz ise beni çekiyor. 🙂

Arkamızda bıraktığımız karlı dağı fon olarak kullanıyoruz fotoğraflarımızda. Sevgili yoldaşım poz veriyor bana. Yollar altından akıp geçtikçe yeni manzaralar bizi bekliyor biliyoruz ki. Her geçen km bizi daha da mutlu ediyor. Keşke hiç bitmese…

Sevgili kardeşim Feyyaz ile keyifli bir şekilde ilerliyoruz.

Fotoğraf molaları çoğu zaman dinlenme için iyi oluyor. Tabi bazende dinlenmek içi durduğumuzda güzel bir fotoğraf karesi çıkıyor karşımıza.

Dağ fonunda Mavi Bulut… 🙂

Muğla – İzmir – Van Turumuzu anlatan plakamız. Sponsorlarımız ve rotamız yazıyor. Yolda karşılaştığımız insanlar için mini bir rehber. Birkaç soru daha az soruyorlar mesela. 🙂 Nereye gidiyorsunuz sorusu değilde, nasıl gideceksiniz sorusu oluyor ilk duyduğumuz…

Tın tın çıkmaya ve inmeye devam. Ama her ne olursa olsun bilmediğiniz yolda ve coğrafyada pedallamak gerçekten çok ama çok eğlenceli.

Mavi Bulut çok karizmatik. 🙂

Geçtiğimiz yoldan bir manzara…

Çevremizde bizi takip dağ manzarası ise ayrı  bir güzellik katıyor her km’de…

Yine bir foto-mola…

Feyyaz’ın arkasına astığı pideler hayat kurtardı gerçekten. Birde Pınarbaşı’nda çok almışsın diyordum. 🙂

Alamescit, Taşoluk ve Hilmiye köylerine dönün yolu da geride bıraktık…

Yeşillikler çok güzel… Rakım 1500 metre üzerinde…

Meralarda hayvanlar otluyor, ne güzel bir görüntü…

Gürün’e 73 km yolumuz var daha. Çok sakin yollar. Yol üzerinde ne köy var, ne de bir tesis. Çok sakin ve ıssız…

Dümdüz yolda ilerliyoruz…

Yavaş yavaş pedal dönmeye devam ediyor. Bu da bizi her pedalda Gürün’e yaklaştırıyor.

Sevgili Feyyaz geliyor, arkadaki dağ silsilesi muhteşem…

Geride bıraktığımız yol ise budur…

Bir süre sonra yorgunluk başlıyor ve sık sık mola vermeye başlıyoruz.

Ziyarettepe Geçidini tırmanmaya başladık. Buradan sonra eğim biraz daha artıyor. Feyyaz ise eşofmanını ve kar maskesini çıkartıyor hareretten dolayı.

Giderek karlara yaklaşıyoruz. hatta bir süre sonra kar ile aynı seviyeye geliyoruz.

hafif bir iniş ve ardından yine çıkış…

Sivas il sınırına yaklaşıyoruz ve karlarla birlikte yol alıyoruz.

Nihayet Sivas il sınırına giriyoruz. Gürün’e kadar Sivas sınırları içinde olacağız.

Ve zirve, Ziyarettepe Geçidi zirvesindeyiz. Rakım göründüğü gibi 1900 metre. Hava soğuk üşüyorum ama ir yandan da çok terledim. Dikkat etmek lazım…

Sevgili kardeşim Feyyaz ise taytı ile çok mutlu. 🙂 Malum o kadar rampa çıktık ve gerçekten çok terledik. Eşofmanlar çok sıktı ama yapacak birşey yok.

Buradan sonra uzun bir inişe geçiyoruz. Yemek için bir tesis felan arıyoruz ama yok. Bir süre bir yer bulma umudu ile pedallıyoruz ama karşımıza çıkan hiçbir yer yok.

Bizde ilk bulduğumuz derenin uygun bir kenarına oturuyoruz. Pideler işte burada devreye giriyor. can kurtarıyor bir diğer deyişle. Dünden aldığımız barbunya pilakilerimizde var. Pide ile pilakilerimizi yiyoruz. Birer bardakta gazozumuz var. Ooo kral sofrası, değmeyin keyfimize…

Şarıl şarıl akan deremiz hemen yanı başımızda…

Yemek molasının ardından tekrar yoldayız. Ara ara yağmur dökülüyor, bir ara yakalanacağız diye çok korkuyoruz. Ama korktuğumuz olmuyor ve atıştırıp geçiyor. Yine de hava çok kötü, kapalı ve yağarsa durmaz gibi…

Gürün’e 13 km kadar yolumuz kaldı ve hala çıkıyoruz. Nedir bu rampalar arkadaş dedirtiyor. Meriç’e sorduğumuz zaman tek aklında kalan şeylerin rampalar olduğunu söylemesi aklımıza geliyor. Haklı tabi ki…

Gürün’e son 13 km… 🙂 Aslında niyetimiz gidebildiğimiz kadar gitmek. Darende’ye kadar gitmek istiyoruz. Bakalım nasip… Çünkü saat 13:00 ve çok erken henüz.

Buradan sonra tekrar rampa çıkıyor karşımıza. Haritaya göre Mazıkıran Geçidi burası…

Zirveye ulaştığımıza gerçeği görüyoruz tabi. Mazıkıran Geçidi ve rakım 1800 metre. Sevgili kardeşim Feyyaz ise taytı ile mutluluğunu sürdürüyor. 🙂

Mazıkıran’dan sonra güzel bir iniş bizi bekliyor. Salıyoruz bisikletlerimizi rampadan aşağıya…

Çok geçmeden Gürün’e varıyoruz. Hemen bir çay ocağına oturarak çay söylüyoruz kendimize. Bu arada yağmur başlıyor ve ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Devam etme niyetindeyiz ve yağmurun durmasını bekliyoruz. Yarım saat kadar bekledikten sonra yağmur duracak gibi görünmüyor. Bizde artık kalacak yer ayarlama çabasındayız. Belediye ve Kaymakamlığa giderek yer ayarlamaya çalışsam da elim boş dönüyorum. Bizde kendi imkanlarımız ile öğretmenevine gidiyoruz. Nihayet yer buluyoruz ve bisikletlerimizi depoya bırakarak odamıza çıkıyoruz.

Yorucu günün sonunda güzel bir duş çok iyi geliyor. Dışarıda yağmur devam ediyor ve iyi ki devam etmemişiz diyoruz. Yoksa yolda perişan olacakmışız…

Duşlarımızın ardından günlük kıyafetlerimizi giyiniyoruz ve Gürün’ü gezmeye çıkmak istiyoruz. Çıkıyoruz çıkmasına ama tek gördüğümüz gürün Otogarı oluyor. Maalesef yağmur gezmemize ile izin vermiyor. Bir markete girerek alışveriş yapıyoruz ve öğretmenevine dönüyoruz. Orada aldıklarımız yiyoruz…

Günü bu şekilde sonlandırmak zorunda kalıyoruz. Bir süre Feyyaz ile muhabbet ettikten sonra uyuyoruz…

Gün Toplam: 102.20 Km | Ort.Hız:18.4 | Max.Hız:54.0 | Bisiklet Kullanımı: 05:33:07

Tur Toplam: 1449.47

15.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Pınarbaşı-Gürün); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?

Sevgi ve Saygılarımla…

NOT: Pedalla.com imzası olmayan fotoğraflar Feyyaz Alaçam’ın makinesinden çıkmıştır.http://www.feyyazalacam.com

Turun 16. günü için tıklayınız

Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turu 15.Gün (Pınarbaşı-Gürün)” üzerine 7 düşünce

  • 26 Şubat 2010, 16:07
    Permalink

    Sevgili dostum…

    Bu kocaman turun en zor günlerinden birisiydi.O pideler ne kadar lezzetliydi yahu . Ya da cok aç oldugumuz için öyle geldi bize 🙂 Bu arada bir dipnot : Pınarbaşı’nda tanıştıgımız Meriç ile bu tur bittikden sonra Antalya’da tesadüfen karşılaştık.Hala devam ediyordu 🙂

    Sürekli çıkıp, hızlı inip, sonra hemen tekrar rampa cıktığımız için nasıl giyinecegimiz tam bir muamma oluyordu.Böyle uzun soluklu bir turda terlemek cok büyük problemlere neden olabilir diye düşünüp, çalışan bacaklarımın da üşümedigini hissedip taytımla yol aldım.Gercekten dikkat edilmesi gerekiyor.

    Harika paylaşım için teşekkürler dostum, devam 🙂

  • 26 Şubat 2010, 20:11
    Permalink

    Harika bi gün daha yaşamışınız ilgiyle takipteyim.Hahaha sonunda o ünlü taytı gördüm:):)

  • 27 Şubat 2010, 00:04
    Permalink

    Aslında hep merak ediyorum,neden küçük bir termos taşımıyordunuz.Sıcak bir çay ne giderdi o dere kenarında.üfff be…turunuzu takipteyim…

  • 27 Şubat 2010, 00:58
    Permalink

    süpermiş, çok özendim doğrusu boş zamanım olsa hiç durmazdım dolşarıdım bende

  • 27 Şubat 2010, 09:20
    Permalink

    Sizler, insanlığın,dünyanın,doğanın gururlarısınız.Sanki yollar,dağlar, köyler gülümsüyor sizlere. Hissediliyor inanın fotolarınızda.

    Yaşayan insanların geneli sizin kadar iyi ve duyarlı olabilse,nasılda harika olur yaşam ….

    Teşekkürler,

  • 28 Şubat 2010, 16:59
    Permalink

    harika gidiyor takipteyim devamm:)

  • 28 Şubat 2010, 19:08
    Permalink

    Heryere benzin veya mazot yada gaz yakarak gitmeye alışmış günümüz insanları.Şehir içinde hatta çokyakın mesafalerde bile.Trafik sıkışıklığında dur kalk yapıp.Atmosfere zehirli bilmem ne kadar gaz pompalayarak gidiyor bir çok insan.Serkan ve feyyaz siz en temiz yakıtı kullanıyorsunuz.Bazen bizlerede bisiklet turlarımızda soruyorlar:Hocam kilometreye ne yakıyorsunuz diyorlar.Tabii bende espiri ile cevap veriyorum: Yüz kilometrede iki tabak kuru fasulye yakıyoruz…Gülüşüyoruz.Rotanız kardeşliğin dostluğun özlemle sevgiyle kucaklaşmanın rotası.Sevgiler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.