17 Ekim 2012
Bugün Cizre’ye kadar rampa aşağıya gideceğiz. Orada biraz dolaşıp Mardin’e geçeceğiz. Planı biraz daha hızlandırıp Diyarbakır’dan sonra Adıyaman’ı da görmek istiyoruz.
Şırnak’tan saat 7.00’de anca yola çıkıyoruz ve il merkezinden birkaç fotoğraf çekerek pedalları çeviriyoruz.
Karşıda uzanan Cudi Dağı manzarasını seyrediyoruz. Sabahın erken saati olması ve rampa indiğimiz için üşüyoruz. O nedenle her fırsatta durup fotoğraf çekiyorum.
Biraz sağ tarafa bakınca ise Gabar Dağını görüyoruz. Bu iki kardeş dağın adını, sürekli üzücü haberlerde duyuyorduk… Bulunduğumuz noktadan bu dağları biraz izliyoruz ve sonra, tam da oraya doğru, yola çıkıyoruz…
Bir şehre pek yakışmayan manzaralar ile karşılaşıyoruz. Çöplükler, inekler tarafından dağıtılmış. Çöp tenekeleri zamanında boşaltılmıyor herhalde, o nedenle bu çirkin manzaralar çıkıyor karşımıza. Şehrin dört bir yanında ineklerin dolaşması zaten garip.
Şırnak çıkışında ilk olarak Hakkari – Mardin kavşağı çıkıyor karşımıza. Biz Cizre’ye doğru, sağ taraftan devam ediyoruz.
Biraz gittikten sonra ikinci kavşak ile karşılaşıyoruz. Burası da Mardin – Siirt kavşağı. Dün kestirmeden şehir merkezine girmeseydik, buraya kadar inmemiz gerekecekti. Sonra Şırnak merkeze kadar tırmanacaktık. O kadar rampadan sonra hiç çekilmezdi gerçekten. 🙂 Burayı da geride bırakıp, düz devam ediyoruz.
Dün giriş tabelasını görememiştik, çıkışta gözlerimiz sürekli bu tabelayı aradı. O kadar uzakta, artık yoktur kesin, demiştik ki, karşımızda buluverdik. Hemen sarılıyoruz makinelere. Tek tek çekildikten sonra ikimiz birlikte kameranın karşısına geçiyoruz. Sorgusuz sualsiz benimle her yola giren sevgili yoldaşım Suat’a teşekkürler. 😉
Şöyle geriye bakınca, Şırnak’ı dağın zirvesine yakın yerde görüyoruz. Epey indik ve Cizre’ye kadar da ineceğiz.
Sol tarafımızda Cudi Dağı ve sağ tarafımızda Gabar Dağı manzarasında pedal çeviriyoruz. Kömür işletmeleri yanından, yolumuzda ilerliyoruz. Bazen önümüze çıkan küçük tepeleri, inişin hızıyla bir çırpıda çıkıp iniveriyoruz.
Burada her yer dağ, o nedenle sizlere başka manzara sunamıyorum. 🙂
Biraz daha ilerledikten sonra yol iki şerit oluyor. Bundan sonra daha dikkatli olmamız gerekiyor. Güvenlik şeridi yok denecek kadar az.
İkizce Köyünü geçtikten hemen sonra güzel bir iniş yapıyoruz. İnişin bittiği yer ise Nasırhan Köyü oluyor.
Zik zak inişimizden fotoğraflar…
Nasırhan’da tabelaya bakınca, Cizre’ye 29 km kalmış, birazdan Kumçatı’ya ulaşacağız. Uygun bir yerde mola versek iyi olacak. Ben fotoğraf çekeyim derken Suat başını alıp gidiyor. 🙂
Kumçatı Belediyesinde bir market önünde buluyorum Suat’ı. Birer maden suyu içiyor, biraz da dinleniyoruz. Her ne kadar sürekli iniyor olsak da yol bizi yoruyor. Sabah saatleri olduğu için zaten üşüyoruz.
Molanın ardından yolumuza devam ediyoruz. Dün geldiğimiz yollara göre bugün buralar çok daha kolay ve kalabalık. D400 karayolunda pedal çeviriyoruz.
Cizre’ye giderek yaklaşıyoruz. Cizre, Şırnak’ın bir ilçesi olmasına rağmen Şırnak’ın iki katı nüfusa sahip. Bunun en büyük nedeni ise sınır şehri olması.
Hemen arkamdan gelen Suat’ı beklerken Gabar Dağının fotoğrafını çekiyorum.
Dümdüz yolda, hızla yol alıyoruz.
Çok önemli geçiş noktası olan Kasrik göründü. Burası Cudi ile Gabar dağını birbirinden ayıran nokta. Dar bir vadiden geçerek yolumuza devam edeceğiz.
Jandarma kontrol noktasından geçip Kasrik Çayı üzerinde yeni köprüden eski tarihi köprüyü çekiyoruz.
Bir çeşme başında sularımızı tazelerken biraz dinleniyoruz. Birazdan güneş bile girmeyen vadiden geçeceğiz.
Kasrik geride kalıyor ve Cizre’ye doğru hızla ilerliyoruz. Bu sırada son kez geriye bakıp Gabar Dağının fotoğrafını çekiyorum.
Buradan Şırnak’ın bir diğer ilçesi olan Güçlükonak’a yol ayrılıyor. Girmek isterdik ama oradan Cizre’ye gidebilmek için yine aynı yoldan dönmemiz gerekiyor. O nedenle Güçlükonak’ı başka sefere bırakıp yolumuza devam ediyoruz.
İnişli yol çok güzel ilerliyor. Dicle nehrinin yanına kadar böyle devam edeceğiz.
Yine bir mola sırasında yol arkadaşımın fotoğrafını çekiyorum. Beş gündür yollardayız ve bir lastik patlağı dışında hiç bir sıkıntı çıkartmadı. 🙂
Kasrik Çayı ile birlikte Dicle Nehrine doğru akıyoruz…
İşte o muhteşem nehir Dicle ile buluşuyoruz. Üzerinde onlarca iş makinesi kum çıkartıyor. Bu kötü manzara eşliğinde Dicle’yi izliyoruz bir süre. Doğu Anadolu’dan çıkıp, Irak sınırlarında Fırat Nehri ile birleştikten sonra Basra Körfezinden denize dökülen çok önemli bir nehir. 1900 kilometrelik nehrin yalnızca 523 kilometresi Türkiye sınırları içerisinde.
Dicle’nin hemen ardı ise Cizre. Artık ilçeye ulaştık sayılır. Birazdan merkeze ulaşırız.
Giriş tabelasında durup fotoğraf çekiyoruz ve telefonuma gelen birkaç çağrıyı cevaplıyorum. Burada 15 dakika kadar zaman geçiriyoruz.
Merkeze doğru yola çıkıyoruz ama karşımıza polisler çıkıyor ve bizi durduruyorlar. Kimlik kontrolünden geçiyoruz ve çantalarımız aranıyor. Tabelanın orada neden uzun süre beklediğimizi soruyorlar. Bir kaç soru cevapladıktan sonra kimliklerimizi alarak ilçe merkezine devam ediyoruz. Bu arada tura çıktığımızdan beri ilk defa kontrolden geçiyoruz.
İlçe merkezine doğru devam edip, çay, kahve içecek yer arıyoruz.
Midyat, Nusaybin kavşağında bir çay bahçesinde duruyoruz. Bisikletleri yanımıza kadar getirip bir masaya oturuyoruz. Kahve sipariş edip, Suat ile bir plan yapıyoruz. Buradan Mardin’e otobüsle geçip, turu Diyarbakır’da değil de, Adıyaman’da bitirebiliriz. Mardin’e kadar pedallar isek turu Diyarbakır’da bitiririz diye devam ediyor muhabbetimiz. Suat direkt Mardin’e geçme taraftarı, ben ise hala kararsızım. Adıyaman şehir merkezine daha önce gitmediğim için bana da sıcak geliyor aslında. 15 dakika içinde karar verip ona göre hareket etmeliyiz. Yoksa bugün durak yerimiz Nusaybin olacak.
Kahvelerimizi bitirdik ve muhabbet sonunda Mardin’e otobüs ile geçme kararı çıktı. Buradan otogara gidip otobüsün saatini öğreneceğiz.
Otogara vardığımızda, araç hemen kalkıyor diyorlar. Daha Cizre’yi gezemedik, o nedenle sonraki aracı beklicez. O araç 11.30’da, bilet almamıza da gerek yokmuş.
İlk olarak Hz. Nuh’un türbesini ziyaret ediyoruz. Tevrat’ta yazdığına göre Nuh’un Gemisi Ağrı Dağına oturmuş. Kuran’da ise geminin Cudi Dağına oturduğu söyleniyor. O nedenle türbesi de Cizre’de. Aynı zamanda Şırnak’ın eski ismi “Şehr-i Nuh”muş. Buradan da bir bağlantı çıkarılabiliyor…
Türbe ile aynı yerde bulunan Hz. Nuh Nebi Camii’den bir fotoğraf…
Türbeyi ziyaret ediyoruz ve buradan sonra ilçeyi gezerek otogara doğru gidiyoruz. Harekete hazır otobüsün bagajına bisikletlerimizi yerleştiriyoruz. Burada benim işim sadece 15 saniye sürüyor tabii. 🙂 Katla ve bagaja koy… 🙂 Sonra Suat’a yardım ediyorum ve onun bisikletini de yerleştiriyoruz.
Saat 11.30’u gösterdiği sırada otobüsümüz Mardin’e gitmek üzere hareket ediyor. Bu sırada Cizre’yi çıktıktan bir süre sonra Jandarma kontrol noktasında otobüsü durduruyorlar. Bagajlar kontrol edilirken bir rütbeli asker kapıya kadar gelip bize “Siz dün gece Şırnak’ta kaldınız değil mi?” diye soruyor. 🙂 Bizde evet cevabını verince bisikletlerimizi soruyor. Bagajda olduğunu söyledikten sonra iyi yolculuklar dileyip yanımızdan uzaklaşıyor. Bu durum karşısında Suat ile birbirimize bakıp, demek ki yol boyunca askerler tarafından takip edilmişiz diyoruz. 🙂
Harita ve Yükselti Tablosu (Şırnak – Cizre); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?
Saat 14.00’de Mardin’e ulaştık ve bizi burada karşılayacak arkadaşımız Feryâl’i arıyoruz. Valilik yakınında bir kafede buluşmak üzere sözleşiyoruz. Otobüsten indikten sonra buraya gelip oturuyoruz, bir süre sonra da Feryâl geliyor. Birlikte bir şeyler içip, konaklama için çözüm arıyoruz. Feryâl bir arkadaşını arayıp, olumlu sonuç alınca, o arkadaşla buluşacağımız saate kadar gezelim diyoruz.
Eski Mardin’i gezmek istiyoruz. Ben daha önce iki defa gelmiş olmama rağmen tekrar tekrar gezmekten hiç sıkılmıyorum. Burası benim hayallerimin şehri, aşık olduğum bir şehir. Türkiye’de huzurla yaşayacağım şehirler arasında ilk sırada yer alıyor.
Feryâl’e teşekkür ederek ayrılıyoruz ve yola çıkıyoruz.
Buradan sonraki fotoğraflar Eski Mardin’den…
Mardin’in at koşturulan dar sokaklarında soluklanmak ne kadar da güzel…
Mardin Valiliği eski binası…
Mezopotamya Ovası…
Eski Mardin’de çok keyifli saatler geçiriyoruz. Bu manzaralar karşısında sıkılmadan günlerce oturabilirim. Mezopotamya Ovasını seyredip çay yudumlamak benim için paha biçilemez… 🙂
Saat geç oluyor ve artık evinde kalacağımız Murat ile buluşmaya gidiyoruz. Gitmeden telefon ediyoruz ve evin yerini öğreniyoruz. Kendisi de işten çıkmış yoldaymış.
Evin olduğu mahalleye varıyoruz ve buluşma yerimize gelip çay içerken Murat’ta geliyor. Ayaküstü tanışıp eve doğru gidiyoruz. Çok geçmeden birbirimize ısınıyoruz. Samimi ve cana yakın bir dostla tanışmak, bizim için de çok güzel oluyor. Muğla ve Erzincan’da artık onun da bir evi var.
Akşam fındık, fıstık eşliğinde muhabbet ediyoruz. Fındığı poşeti ile önümüze getirince dur diyemiyoruz tabii kendimize. 🙂 Çok yemek doğru değil ama yedikçe yiyesi geliyor insanın. 🙂
Bu misafirperverlik için tekrar tekrar teşekkür ederiz sevgili Murat Kaya…
Harita ve Yükselti Tablosu (Mardin); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?
Sevgilerimle…
merhaba…
sabırsızlıkla Şırnak İl tabela fotoğrafını bekliyordum sizden ..bugün 4 ocak sabah saat 9.. 81 ilin 80’nin il tabelasında fotoğraf çektirmiş birisi olarak, bir fırsat olupta gidemediğim ve tek il kalan Şırnak il tabelasını sizin gibi bir gezgin dosttan görünce gerçekten çok mutlu oldum. iyi ki geziyorsunuz. ben de en yakın zamanda Şırnak’a giderek 81’i tamamlamak istiyorum.
Mardin ile ilgili düşünlerinize tamamen katılıyorum. Mardin anlatılmaz yaşanır. Sizi girdiğim derslerde hep anlatıyorum. Sayfanızı takip etmelerini istiyorum. Siz gezmeye devam ettikçe bisikletin bıraktığı izleri takip etmeye devam edeceğim. Tekrar Şırnak il tabelası paylaşımı için teşekkür ederim.
Çok güzel bir gezi olmuş, keyifle okudum.
vay be ben daha memleketime(mardine) gidemeden sen gittin vallahi kendimden utanmaya başladım en yakın zamanda gidiyorum mardine
Kazım Bey çok teşekkür ederim,
Dilerim son Şırnak tabelasını da gidip çekersiniz. 🙂
Çok teşekkürler Can Onur…
Ahmetcim bu üçüncü gidişim ve gitmeye devam edeceğim… 😉
Sevgiler….
cizre çok güzel oraya gelmek isterim