Sarayönü, Altınekin, Eskil, Sultanhanı Bisiklet Gezisi

18 Ekim 2020

Yeni bir rotadan herkese merhabalar,

Bu defa Konya ve Aksaray’ın ilçelerini kapsayan bir tura çıkıyorum. 17 Ekim gecesi otobüse binip, 18 Ekim sabahı 06.00 sularında Konya’nın Sarayönü ilçesinin Ladik beldesinde otobüsten iniyorum. Sabahın bu saatinde henüz güneş doğmadığı için yola karanlıkta çıkmak zorunda kalıyorum. Otobüsten indikten sonra oyalanmadan bisikletimi hazırlayıp yola koyuluyorum. Işıklarımı yaktıktan sonra Sarayönü ilçesine kadar 7 km boyunca pedal çeviriyorum. Sabahın erken saati olduğu için yol oldukça sakin. Biran önce ilçe merkezine ulaşıp, bulduğum ilk yerde kahvaltımı yapacağım.

Sarayönü ilçesine yolun eğimle birlikte kısa bir süre sonra ulaşıyorum. Girişte tabela fotoğrafı çekip ilçe merkezine devam ediyorum.

İlçe merkezi küçük bir yer ve henüz gün doğmadığı için kimseler yok. Bende yavaş yavaş ilçe sokaklarında pedal çevirerek yoluma devam ediyorum. Uygun bir yer bulup kahvaltı yapma niyetindeyim.

Bir süre sonra karşıma bir çorbacı çıkıyor. Hemen içeri girip kendime sıcacık bir çorba ısmarlıyorum. Burada çorba içerken gün de ağarmaya başlıyor. Artık geçtiğim yerleri görerek yoluma devam edeceğim. Kahvaltının ardından Sarayönü ilçesini geride bırakarak ara yollardan Altınekin ilçesine doğru pedallarım dönmeye başlıyor.

Sarayönü çıkışında, Altınekin’e 41 km yolum olduğunu görüyorum. Yolun eğimi neredeyse düz sayılır. Yol manzaraları ise birazdan da göreceğiniz üzere tam bir bozkır. Mısır tarlaları eşliğinde pedal çevireceğim.

Düz yolda hızla pedal çevirmeye devam ediyorum ve kilometreler altımdan akıp gidiyor.

Artık güneş yüzünü göstermeye başladı ama bu defa da bulutlar engel oluyor. 🙂 Tabii ki bu çok uzun sürmeyecek ve bir süre sonra beni iyice ısıtacak.

Yol manzaraları beni çoğu zaman etkilemiştir. Aşağıdaki gibi demiryolu manzaraları da aynı şekilde etkiliyor. Üst geçitten geçerken bu manzarada durup bir süre seyre dalıyorum. Uçsuz bucaksız görünüyor olması muhtemelen en etkileyici kısmı olsa gerek.

Bu yolculukta bana Brompton marka katlanır bisikletim eşlik ediyor. Her zaman söylediğim gibi turun başlangıç noktasıyla bitiş noktasında sorun yaşamamak için bu tarz bisikletleri tercih ediyorum. Lastiklerinin küçük göründüğüne aldanmayın. Vites oranları normal bisikletleri aratmayacak cinsten.

Dümdüz yollarda pedal çevirmek bir süre sonra sıksa da kendimi oyalayacak şeyler buluyorum. Sık sık fotoğraf çekemesem de yolda bir türkü tutturup pedal çevirmek hoşuma gidiyor. Sözlerini dilediğim gibi değiştirip, avazım çıktığı kadar bağırıyor olmakta cabası. 🙂 Altınekin’e 24 km kalmış, pedala devam…

O kadar düz bir coğrafyada pedallıyorum ki küçücük tepeler bile çok net belli oluyor. Sanki düz bir çizgi çizeceklermiş de, elleri titremiş ve yamuk çizilmiş gibi bir hissiyat uyandırıyor. 🙂

Bir süre sonra Dedeler köyüne ulaşıyorum ve burada yolun zemini güzelleşiyor. Kaymak asfalt yolda biraz daha keyifli pedal çeviriyorum. Lastik çapı küçük olduğu için tırtıklı asfalt rahatsız edebiliyor.

Konya, Ankara yolunu geride bıraktıktan bir süre sonra Altınekin ilçesine giriş yapıyorum. Bu kısımda daha önce geldiğim yola göre trafik biraz daha fazla. Bir an önce ilçeye ulaşıp tekrar sakin yollara dönmek istiyorum.

Burası da küçük bir ilçe ve pazar günü olduğu için ortalıkta kimsecikler görünmüyor. Bu arada saat henüz 9.00 civarlarında.

İlçe merkezide bir marketten alışveriş yapıyorum ve aldıklarımı çantama koyup yola devam ediyorum. Zor durumlarda tüketmek için bisküvi ve çikolata tarzı ürünleri her daim çantamda bulunduruyorum. Bunu sizlere de tavsiye ederim. Her an başımıza bir şey gelebilir.

İlçeyi geride bırakıp yine ara köy yollarından Eskil’e doğru devam ediyorum. Konya’nın muhteşem büyüklükte ki ovasında pedallamak heyecan verici.

Altınekin ilçesine adını veren mısır tarlaları her yerdeler. O kadar çok var ki ucu bucağı görünmüyor. Buralardaki yollarda karşıma çıkan tek taşıt bu mısırları taşıyan traktörler yada kamyonlar oluyor. Her tarlada biçerdöver sesleri ovanın sessizliğini bozuyor.

Akçaşar, Mantar ve Yenikuyu köylerinin ardından Yavşankuyu köyüne ulaşıyorum. Obruk gölü buraya çok yakın. Daha önce defalarca gitmemiş olsaydım emin olun rotamı oraya çevirebilirdim. Ama şu an hedefim Eskil ilçesi olduğu için yolumu uzatmak istemiyorum.

Düz ve sakin yollarda kendimle psikolojik bir savaş vermeye devam ediyorum. Kendimi dinlemek ve kendimle konuşmak için muhteşem bir terapi yaşıyorum. Ben ve bisikletim dışında kimseler yok ortalıkta ve o kadar güzel bir duygu ki anlatamam.

Bozkırın tam göbeğinde yol arkadaşımı fotoğraflıyorum. O kadar ıssız ve sessiz ki anlatamam.

Soyhan ve Çulfa köylerinden sonra yol tekrar kaymak asfalt oluyor. Burada rüzgar karşımda estiği için yol almakta biraz zorlanıyor ama hiç şikayetçi değilim. Çünkü Eskil’den sonra güneye döneceğim ve rüzgar tam arkamdan eser diye ümit ediyorum. 🙂

Saatim tam 12.40’ı gösterdiği sırada Eskil ilçesine giriş yapıyorum. Artık Konya il sınırlarını geride bırakıp Aksaray il sınırlarındayım. Aksaray’ın bir ilçesine daha ulaşmış olmanın mutluluğuyla ilçe merkezine doğru pedal çevirmeye devam ediyorum.

Yol üzerinde marketten aldıklarımı atıştırdığım için henüz karnım aç değil. O nedenle yemek molası vermiyorum ve ilçe merkezinden geçerek yoluma devam ediyorum.

Eskil hükümet konağının önünden geçip günün son ilçesi olan Sultanhanı’na doğru yöneliyorum.

Yolun zemini buradan sonra neredeyse tamamen kaymak asfalt. Arkamdan esmesini umduğum rüzgar ise maalesef ki yanımdan esiyor ve beklediğim etkiyi alamıyorum. Olsun hiç sorun değil, öyle de olsa böyle de olsa burada pedal çevirmekten keyif alıyorum.

Bir süre sonra Eşmekaya’ya ulaşıyorum. Burası Konya, Aksaray yolu üzerinde bulunan bir belde. Buradan sonra Sultanhanı ilçesine çok yaklaşıyorum.

Konya, Aksaray yoluna çıkınca günün trafiği en çok yolunda buluyorum kendimi. Gideceğim yol çok uzun olmadığı için ve yol olabildiğince geniş olduğu için bunu kafama çok takmıyorum. Artık son kilometrelerde yorgunluğu iyiden iyiye hissetmeye başlıyorum ve Sultanhanı ilçesine kadar neredeyse durmadan pedal çeviriyorum.

Saatim 14.30’u gösterdiği sırada Sultanhanı ilçesine giriş yapıyorum. Bu arada Sultanhanı, 2017 yılında yayımlanan KHK ile ilçe olmuş. Daha önce buradan birkaç defa geçmiştim ama o zaman sadece bir beldeydi. İlçe vasfına ulaştıktan sonra ilk defa geliyorum. İlçe adını ise Selçuklu kervansarayı olan Sultan Hanı’ndan alıyor.

Giriş tabelasından 7-8 dakika sonra ilçe merkezine ulaşıyorum. Daha önce ayrıntısıyla gezdiğim Sultan Hanı önünde hatıra fotoğrafımı çekip otobüs garajına doğru gidiyorum.

Otogar yolu üzerinde ilçe kaymakamlığını da görüyorum. Burayı da fotoğraflamadan geçmek istemedim.

Sultanhanı ilçe garajına gidip beni Aksaray il merkezine götürecek minibüsü beklemeye koyuluyorum. Bu sırada bisikletimi katlayıp bir çanta gibi yanıma alıyorum. Minibüs geliyor ve hiç vakit kaybetmeden minibüsün küçük bagajına yerleştiriyorum. Ardından koltuğuma oturarak yarım saat sürecek olan yolculuğa başlıyorum.

Yarın bu bölgede farklı bir tur yapacağım için bugün Aksaray’da konaklıyorum. İl merkezinde minibüsten inip, daha önceden rezervasyon yaptığım otele doğru gidiyorum. Otele giriş yaptıktan sonra katlanır bisikletimi de odama çıkartarak günü noktalıyorum.

Yeni rotalarda ve coğrafyalarda görüşmek dileğiyle…

Sarayönü, Altınekin, Eskil, Sultanhanı Güzergâh Haritası ve Yükselti Grafiği;

Sevgi ve Saygılarımla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.