27 Ocak 2013
Merhaba Arkadaşlar,
Şehirden Şehire turlarına bir yenisini ekliyorum. Aynı zamanda Şehirden Şehire turlarının onuncusu olma özelliğine sahip. 🙂 Bu defa kilometresi kısa ama macerası uzun olan bir rotada pedallayacağız. Düzce’den çıkıp Kaynaşlı’yı takiple Bolu Dağını tırmanacağız ve Bolu’da turumuzu noktalayacağız. Bu güzergahtaki tur arkadaşım ise yine İsmail Odabaşıoğlu. Birlikte daha önce defalarca pedal çevirdik, hatta Ereğli’den Düzce’ye pedallayarak birlikte geldik.
Geceyi Düzce Öğretmenevinde geçirip sabah 7.00’de çalan alarm ile uyanıyoruz. Kahvaltının 7.00’de hazır olacağını söylemişlerdi ama aşağıya indiğimizde henüz ekmeğin bile gelmediğini görüyoruz. Meğerse saat 8.00’de başlayacakmış. Bizim o saate kadar bekleme lüksümüz yok. Bir an önce yola çıkıp maceraya atılmak istiyoruz. Saat 8.00’de kahvaltıya başlarsak 9.00’dan önce yola çıkamayız ve öğleden sonra gelecek olan yağmura teslim oluruz. Bu kesinlikle istemediğimiz bir şey. O nedenle hemen hazırlanıp yola çıkıyoruz.
D100 karayoluna bağlanan kavşağın hemen yanında lokantaya giderek kendimize birer çorba söylüyoruz. Bolca ekmek ve çorba karnımızı uzun bir süre tok tutabilir. 🙂 Üstüne içilen çay ise uykumuzun tamamen açılmasına neden oluyor.
Hadi bakalım istikamet Bolu… Tur arkadaşım İsmail ile güzel bir başlangıç yapıyoruz. Dilerim aynı güzellikte son bulur. İleride başımıza geleceklerden habersiz ne kadarda mutluyuz. 🙂
Saat 8.00’de Düzce artık geride kalıyor. Düz yolda hızla pedal çevirmeye devam ediyorum. İsmail ise arkamdan geliyor. İki gündür birlikteyiz ama neredeyse hiç yan yana pedal çevirmedik. 🙂
Kaynaşlı’ya 11 km yolumuz kalmış. Oraya kadar hafif bir tırmanış ile gideceğiz. İlçenin hemen çıkışında Bolu Dağı bizi bekliyor olacak.
Kendi tempomuzda pedallarımızı çevirirken bir tekstil fabrikasının ismi ve logosu bizim dikkatimizi çekiyor. Tandem Örme Sanayii… 🙂
İstanbul – Ankara otoyolunun altından geçip Kaynaşlı ilçesine giriş yapıyoruz.
Saat 8.40’ta ilçe girişindeyiz. 9 Aralık 1999 yılında Düzce’nin il olmasıyla burasıda ilçe olmuş. İlçe, Düzce Ovasının doğu uzantısı olarak Bolu Dağı eteklerine kadar uzanan bir vadi üzerine kurulmuş.
Kaynaşlı’da oyalanmadan pedal çeviriyoruz ve bir an önce Bolu Dağını tırmanmaya başlamak istiyoruz. Buradan itibaren 12 – 13 kilometreden fazla tırmanacağız. Ama sorun değil, hava zaten soğuk. Çıkarken hararetten epey ısınırız. 🙂
Burayı hep kar altında çıkmayı düşlemiştim, o nedenle bu mevsimde gelmeyi tercih ettim. Ama maalesef kar göremiyoruz. Zirveye doğru sadece yol kenarlarında karlar var o kadar. Aşağıdaki tabela ise buranın önemli bir geçit olduğunu vurguluyor. Sürekli kar altında haberlere çıkan geçit bugün bizi bu manzarasından mahrum bırakıyor.
İsmail’i beklerken fotoğraf çekerek zaman geçiriyorum. Kaynaşlı ilçesinin diğer girişindeki tabelaya Pedalla stikeri yapıştırıyorum. Söken olmadıkça orada kalmaya devam edecek. 🙂 Benden sonra buraya gelen bisikletçi arkadaşların bunu fotoğraflayıp bana iletmesini isterim. 🙂
Tırmanışa kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bolu’ya 28 km yolumuz kalmış ama daha rampa yeni başlıyor. Nereden baksan Bolu’ya 2,5 – 3 saatlik yol var. Önce Bolu dağı aşılacak, sonra inişe geçeceğiz ve şehre varacağız.
Bu ara yine sık sık beklemeye başladım. Bu durum terimin soğumasına neden oluyor ama elden birşey gelmiyor. İsmail’in bisikleti kötü durumda, ancak bu kadar gelebiliyor. Buradan sonra kendi tempomda çıkıp arada tesislerde buluşacağız.
Saat 9.20 oldu artık Bolu Dağı geçidini sonuna kadar iliklerimde hissediyorum. Terlemeye başladım ve beni zorladığını hissediyorum. Tempomu bozmadan pedalımı rölanti şekilde çevirmeye devam ediyorum.
Bu noktayı geçtikten bir süre sonra su için bir tesiste duruyorum. İsmail’in gelmesini bekliyorum. Geldikten sonra suluk taşımadığını fark ediyorum. Kardeşim neden suluğun yok ki? Ne gerek var kanka, Karadeniz’de her yerde çeşme var. Peki dün ne yaptın o dağlarda diye soruyorum. Kar yedim kanka diyor. 🙂 İsmail sen bir dehasın, başka birşey demiyorum, diyemiyorum. 🙂
Su molasından sonra tekrar birlikte çıkmaya başlıyoruz. İlk virajdan sonra yine arkada kalıyor. Bir süre sonra telefonum çalınca duruyorum. Arayan İsmail, arkama bakıyorum ama göremiyorum.
– Efendim İsocum? Ne oldu?
– Kanka benim arka göbek kitledi lastik hiç dönmüyor.
– Eeee, ne yapacaksın peki?
– Otostop çekeceğim kanka. Sen pedallamaya devam et, Bolu merkezde buluşuruz.
– Tamam İsocum, görüşürüz. Dikkat et kendine, bir sıkıntı olursa beni aramayı unutma. Diyerek tırmanışa devam ediyorum. Beklenen bir durum olduğu için hiç şaşırmıyorum. 🙂
Yol boyunca ikaz ışıkları yanıp yanıp sönüyor. Hava hafiften sislenmeye başladı. Ben de arka flaşörü yakıp bisikletimi öyle sürüyorum. Allah korusun aracın birisi gelir, görmeden üstüme neyim çıkar. Yolda bisikletin gideceği bir banket bile yok.
D100 yolunda seyrediyorum. Pedal çevirdikçe yükseliyorum ve kilometreler altımdan akıp gidiyor. Tabii bu süreç rampa olduğu için yavaş yavaş ilerliyor. 🙂 İsmail daha önce buradan tersi yönde geçmiş. O nedenle tırmanışın ne zaman biteceğini bana söylüyor. Tabelada 44 yazan yer 48 olunca bitecekmiş meğer. Ona güvenerek son dört km’yi tırmanıyorum. 🙂
Giderek sisin içine giriyorum.
Tamamen sisin içindeyim artık. Arkamdan gelen araçlar tehlike oluşturuyor, o nedenle olabildiğince yolun dışında pedallıyorum.
Saat 10.10 oldu tırmanmaya hala devam ediyorum. Hediyelik eşya satıcılarının işi bu havada kesat. Araçlar epey yaklaştıktan sonra anca görebilir, o sırada da durmaya zaman kalmaz.
Arada soluklanmak için kısa molalar verip, terim soğumadan tekrar devam ediyorum. Bu sırada fotoğraf çekmeyi ihmal etmiyorum. Sisin içinde yol arkadaşım güzel bir manzara oluşturuyor.
Dağlardaki ağaçları bile görmekte zorlanıyorum artık. 🙂
Her ne kadar bir şey göremesem de çevrenin güzelliğini tahmin edebiliyorum. Kar olaydı daha iyiydi tabii. 🙂
İsmail’in söylediğine göre Bolu il sınırına ve Bolu Dağı geçit zirvesine artık ulaşmam gerekiyor. Ama hala bir tabela göremiyorum, tırmanmaya devam ediyorum. Görüş mesafesi epey kısa olduğu için ileriyi de göremiyorum. Hadi bakalım tırmanmaya devam…
En son durup fotoğraf çektiğim yerden tam üç dakika sonra Bolu il sınırına ulaşıyorum. 🙂 10m ilerisi görünmediği için tabelayı son anda fark ediyorum. Karayolları haritasına göre burası aynı zamanda 950 metre yükseklikte geçit zirvesi olması gerekiyor. Ama geçit tabelası maalesef ortalıklarda görünmüyor.
Sis nedeni ile bıyıklarım su tanecikleri toplamış. Garip bir görüntü oluşturuyor. Burada İsmail ile tekrar telefonlaşıyorum. Sis nedeniyle araçlar göremiyormuş ve onun için otostop çekemiyormuş. Minibüsler bile durmuyormuş. Yukarıya doğru yürüyorum dedi ve kapattık telefonu. Ah kardeşim iki gündür çektiklerin nedir bilmiyorum. 🙂
Yola devam ediyorum ve gözüm geçit tabelasını arıyor. Karşımda mavi bişey görünce geçit zirvesi tabelası sanıyorum ama maalesef değilmiş, Bolu’ya 17 km kaldığını gösteriyormuş. Yol epey rahatladı ve hafiften inişe geçiyorum.
Tam bu sırada karşı şeritte tabela görüyorum ve nihayet Bolu Dağı tabelasını buluyorum. Karayolları haritasında 950 metre yazmasına rağmen burada 900 metre olarak görünüyor. Bu duruma şaşırıyorum. Bu anı ölümsüzleştirmek adına makinemi otomatik moda kurup geçiyorum karşısına. 🙂 Zirvelerin vermiş olduğu haz benim için çok farklı. O nedenle keyfim yerinde. Keşke İsmail de yanımda olsaydı, ama kendi hatasının cezasını çekiyor. Benim bu durumda yapabileceğim bir şey yok.
Zirvede üzerimi sıkıca giyinerek inişe geçiyorum. Bolu Dağı Polis Evinin yanından hızla geçip devam ediyorum.
Tüm hızı ile iniş devam ediyor. Abant kavşağından da aynı hızda geçiyorum. Giderek Bolu’ya yaklaşıyorum.
Artık Bolu’ya 12 km yolum kalıyor.
Sol tarafımdan otoyol geçiyor. Durup viyadükten bir kare alıyorum.
Bolu’ya son 7 km… 🙂
Üniversite evleri denilen yerde ince ve uzun yapıda evler görüyorum. Çok garip görünüyorlar.
Saat 11.30’da Bolu’ya giriş yapıyorum. Buradan sonra merkeze beş km kadar daha gideceğim. Bolu’da beni bisiklet gönüllüsü olan Zafer karşılayacak. Şehir girişinde onunla irtibat kuruyorum ve D100’e çıkmak için harekete geçiyor.
D100 üzerinde buluşamayınca şehir merkezine dönüyorum ve valilik binasına kadar gidiyorum. Bu defa tekrar arayıp olduğum yeri söylüyorum. Birazdan geliyorum abi diyor.
10 dakika sonra Zafer geliyor ve birlikte şehri gezmeye başlıyoruz. Bu sırada hava epey serinliyor ve hafiften yağmur geliyor. Çay içmek için kafenin birisine oturuyoruz. Burada muhabbet ederek İsmail’in gelmesini bekliyoruz. Zirveye kadar yürüyerek çıkmış ve minibüs bekliyormuş. Bir an önce gelse diyorum.
Çok geçmeden İsmail’den beklediğimiz telefon geliyor. Minibüse binmiş Bolu’ya doğru geliyormuş. Otogarda inip bisikletini oraya bırakacak ve yanımıza gelecek. Onu beklerken çevreden fotoğraflar çekmeye devam.
İsmail geldikten sonra karnımızı doyurmak için lokantanın birisine gidiyoruz. Burada bir güzel yemek yedikten sonra hep birlikte Bolu’yu gezmeye devam ediyoruz. Köroğlu heykeli önünde hatıra fotoğrafı çekiliyoruz sırayla…
Ben ve Zafer…
Ben ve İsmail… Benden selam olsun Bolu Beyine…
Aynı heykelin ters tarafında yazan ise; Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu… 🙂
Bir süre sonra İsmail’in bir arkadaşı ile buluşuyoruz. Hep birlikte han gibi bir yere gidip oturuyoruz. Burada kola eşliğinde bir şeyler atıştırıyoruz. Yağmur bir yağıyor bir duruyor. O nedenle kafamızı dışarıya çıkartamıyoruz. Burada bir saatten fazla vakit geçiriyoruz. Ardından dönüş için otogara gitmek üzere firma yazıhanesine gidiyoruz. Otogar şehir dışında olduğu için servis ile gideceğiz ve otobüslerimizi orada bekleyeceğiz.
Otobüs yazıhanesine ulaşınca hemen bitişikteki yazıhanede bir afiş görüyorum. Firma reklamı, hareket saatleri ve en altta da bir fotoğraf var. 🙂 Fotoğrafı hemen tanıyorum. Çünkü ben çektim. İçeriye girip konu hakkında bilgi alıyorum. Fotoğrafı internet sitemden bulup, izinsiz kullandıkları yetmiyormuş gibi, üstündeki logomu da silerek basmışlar afişi. Bu konunun üstüne düşeceğim, aynı şey daha önce farklı bir yerde daha olmuştu.
Bu olaydan sonra sevgili Zafer’e bizimle vakit geçirdiği için teşekkür ediyoruz ve ayrılıyoruz. Otogara ulaşınca biletimin saatini değiştirip ilk araca alıyorum. Ben Kdz.Ereğli’ye, İsmail ise İstanbul’a dönecek. Burada İsmail ile vedalaşıyoruz ve bir sonraki turda daha çok zaman geçirmeyi ümit ediyoruz. 🙂
Düzce, Kaynaşlı, Bolu Güzergâh ve Yükselti Haritası;
Sevgilerimle…
Bu mevsimde Bolu civarlarında bisiklete binmek herkezin yapacağı iş değil tebrikler.
Hayatım Boyunca Unutamayacağım Çok Güzel Birgündü.
O gün İçin Serkan Abime Çok Teşekkür Ediyorum .
İnşaallah Birgün Yine Görüşürüz. 🙂
Bunu siz demeyin Kemal Komiserim, 🙂 Sizin kadar olamayız…
Teşekkürler Zafercim,
Görüşmek dileği ile…
Toplamda kaç km yol aldınız? (bu gezinizde)
Merhaba yükselti haritalarını nasıl çıkarabiliriz, uygulaması mı var acaba?