Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turu 18.Gün (Elazığ-Bingöl)

25 Nisan 2009

Bir türlü sabah olmayan gece, Feyyaz için çok zor geçiyor. İnleyerek geçirdiği gece sonunda sabah oluyor ve Feyyaz hastaneye görünmek üzere Elazığ merkeze, ben ve Nesim ise Bingöl’e doğru pedallıyoruz.

Yaptığımız plana göre Feyyaz hastaneye göründükten sonra otobüs ile Bingöl’e geçecek. Biz Bingöl’e doğru pedallamaya başlıyoruz. Aklımız bir yolda, bir Feyyaz’da…

Elazığ çıkışında Keban Barajının manzarası ile yol alıyoruz…

Yol kenarında ki güzellikleri görmemeniz imkansız. Gelincikler çiçek açmış yol boyunca uzanıyor.

Sevgili Nesim ile pedal çeviriyoruz dümdüz ilerleyen yolda…

Yoldaşlarımız ise bizi bu yolda hiç yarıda bırakmıyor…

Nesim’i Keban Barajı fonunda fotoğraflıyorum.

Göreceğimiz ilk ilçe merkezi olan Kovancılar’a doğru hızla ilerliyoruz. Ama daha 42 km yolumuz var. Bugün yolumuz uzun olduğu için epey erken çıkıyoruz yola.

Yol kenarında gördüğümüz köylerden bir kare…

Çeşme’den başladığımız D300 karayolunun 25. paftasına ulaşıyoruz. Feyyaz dostum haricinde sorunumuz yok.

Keban Barajının manzarası… Ne kadar güzel olduğunu bu bölgede yaşayan halka sormak gerek.

Bahar geldi artık neredeyse, heryer yemyeşil…

Bu noktada rampa tırmanmaya başlıyoruz ve uzun bir rampa bizi bekliyor.

Bir koyun sürüsü ve iki çobanı ile muhabbet ediyoruz. Dinlenmek bahanesi ile…

Çobanımızdan bir poz…

Bir poz da koyunlarımızdan…

Nihayetinde o köy senin, bu köy benim derken Kovancılar’a varıyoruz. Yol üstü olduğu için merkezi biraz daha gelişmiş ve birçok ilçeye göre daha kalabalık.

tabela önünde hatıra fotoğrafımızı hiç eksik etmiyoruz.

Kovancılar Merkez’den bir kare…

Bir kare daha…

Kovancılar çıkışında Tunceli-Bingöl kavşağı geliyor karşımıza. Tabi biz düz olarak Bingöl’e doğru pedal basıyoruz.

Bu kavşaktan sonra D300 karayolunun 26.paftasına ayak basıyoruz. Giderek finale yaklaşıyoruz.

Yeşil tarlalar ve arkasında karlı dağlar…

Karakoçan’a 33, Bingöl’e 75 km yolumuz var…

Açlıktan yığılmak üzereyiz. Kovancılar’da marketten yaptığımız alışveriş sonunda güzel ve uygun bir yerde mola veriyoruz. Karnımızı doyuruyoruz bir güzel…

Doymuş karınlar ile daha bir güçlü pedal çeviriyoruz. Yol üzeri manzaralara bitik tükeniyorum gerçekten. Bakın bu eşşek’te bizim objektifimize takılıyor.

Bu arada Feyyaz ile telefonlaşıyoruz. Saat 11 otobüsü ile Bingöl’e hareket etmiş bile. Yol üzerinde bizi geçmesini bekliyoruz. Bingöl’e gidip bizi bekleyecek.

Hava iyice kapanıyor, ha yağdı, ha yağacak…

Karakoçan’a 8 km kaldı ve hava tam anlamı ile kapattı. Şimdi yağmur yağacak diyorum Nesim’e.

Karakoçan kavşağında bir markette mola veriyoruz ve durur durmaz öyle bir yağmur başlıyor ki görmelisiniz. Hemen sığınıyoruz markete ve yağmurun dinmesini bekliyoruz. Ama hiç duracak gibi değil. Bir kaç saattir bekliyoruz. Bu arada Feyyaz Bingöl’de bizi bekliyor. Otobüsten iner inmez beline giren ağrı ile hastaneye zor atmış kendisini. O hastanede muayene olurken bizde yağmurun dinmesini bekliyoruz. Ama dinecek gibi değil, epey vakit kaybettik ve Bingöl’e daha 40 km yolumuz var. Yetişemeyeceğimizi anlıyoruz ve bir otobüse binerek Bingöl’e geçme kararı alıyoruz.

Otogarda iner inmez Feyyaz’ın bulunduğu hastaneye gidiyoruz. Feyyaz muayene olmuş bizi bekliyordu. Kapıda buluşuyoruz ve hep birlikte kalacak yer ayarlamaya koyuluyoruz. Öğretmen evi dolu olduğu için orada kalamıyoruz. Elazığ’da bize yardımcı olan Mehmet Abimiz burada da bize yardımcı oluyor ve PTT’nin misafirhanesine yönlendiriyor bizi. Feyyaz kendini iyi hissediyor burada. 3 kişilik odamıza yerleştikten sonra soyunup dökülüyoruz ve Bingöl’ü gezmek için çıkıyoruz.

İlk karşımıza çıkan bir şehitlik oluyor. Ardından ise karnımızı doyuracak bir yer arıyoruz.

Karınlar doyduktan sonra ise Bingöl’ü gezmeye devam ediyoruz. Bingöl’den birkaç kare…

Bingöl gezimize burada son veriyoruz ve dinlenmek üzere misafirhanemize geri dönüyoruz. Biraz muhabbetten sonra ise yatıyoruz ama tabi bu gece düne nazaran çok daha zor geçiyor Feyyaz için… Sabahı sabah ediyor ama birde bunu ona sormak lazım…

Gün Toplam: 97.24 Km | Ort.Hız:17.2 | Max.Hız:50.9 | Bisiklet Kullanımı: 05:38:51

Tur Toplam: 1812.40

18.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Elazığ – Karakoçan); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?

Sevgi ve Saygılarımla…

Turun 19. günü için tıklayınız

Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turu 18.Gün (Elazığ-Bingöl)” üzerine 5 düşünce

  • 02 Nisan 2010, 22:49
    Permalink

    Şükür ilk yorum benden sanırım.Tane tane okudum.Feyyazın durumu can sıkıcı.Sizlerin pisokolojiside zor tabi.Ama bu zorluklar belkide daha anlamlı kılıyor turu belki.Çok güzel keyifle okuyorum….

  • 02 Nisan 2010, 23:00
    Permalink

    18. gün ve harika gidiyo abi insan fotolara bakıp yorumları okudukça bisiklete binip tura çıkası geliyo bu güzl paylaşımların için çok çok sağol Serkan abi ayaklarınıza sağlık devamını heyecanla bekliyorum…

  • 03 Nisan 2010, 11:32
    Permalink

    Harika paylaşım dostum.Teşekkürler…

    18. gün benim için tam bir Trajediler komedyasıydı… Haftasonu olması nedeniyle Elazıg da hastane bulamayıp, otobüsle Bingöl e gectikten sonra çevredeki vatandasların yardımıyla otobüsten inip, 9 yıldır hastaneye gitmeyen ben, Devlet hastanesi acilinin yolunu tuttum.

    Dicloron isimli bir igne vurulduktan sonra Sevgili dostlarımla buluşup, kalıcagımız yere yerleştik.İgne sayesinde bel agrım tamamen gecmişti.Ertesi gün için heycanlanırken saat 9 gibi yavas yavas ateşim çıkmaya başladı.Saat 12 e dogru yüksek ateşten garip sesler cıkarmaya başladım.Derken Dostlarım hemen uyanıp 112 yi aramaya koyuldular, ben ise neden bilmiyorum hastaneye gerek olmadıgını zırvalayıp durdum.Dostlarımın ısrarlarına ragmen sürekli duş alarak ateşimi düşürmeye çalıştım.Ayrıca yüksek ateşin bilinc kaybına neden olabilecegini bildigimden telefonumdan insanlara mesajlar cekmeye başladım.

    Bu sırada çenemde bir agrı ortaya cıktı.20lik dişlerim yüzünden hem yüksek ateş, hem başagrısı, yıllar sonra yaptırdıgım ignenin azıcıkta olsa yan etkisi, bel agrımın yavas yavas tekrar ortaya cıkması sonucu, sabah saat 5 e kadar acılar içinde kıvarandım durdum.

    Dostlarımı endişelendirdigim için cok üzülmüştüm.Kendi halime de cok üzülmüştüm.Tam bir komedyanın trajik öyküsü oldu bu yaşanılan…

    Paylaşım için teşekkürler sevgili dostum.Seni cok seviyorum…

  • 06 Ağustos 2010, 12:55
    Permalink

    Yazılarınızı beğenerek okuyorum. Ayrıca blogum’da sizi tanıttım.

  • 06 Ağustos 2010, 13:04
    Permalink

    Çok teşekkür ederim tanıtım için.. Birgün birlikte pedallamak dileği ile…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.