Pedalla Türkiye 36.Gün ( Ayancık – İnebolu )

Batı Karadeniz’in büyüsü?

17 Haziran 2007 Ayancık – İnebolu

Merhaba sevgili dostlar, sizlerde biliyorsunuz ki, bu tur 2007 yılında gerçekleşti. Sizler ile geç buluşuyor, bunun için bir bahanem mutlaka var ama affınıza sığınıyorum. Şuan sizlere o günleri aktarmaya çalışıyorum. Gezinin bugününü ve devam edecek olan 2 gününü sizlere aktarmakta çok zorlanacağım. İnebolu’da Rahmetli büyüğüm, izinde yol aldığım, canım ciğerim, beni ben yapan değerli Süleyman Şatır’ı yazacağım. Lütfen beni az da olsa anlayın… Benim için çok zor olacak. Onu unutmam imkansız, zaten unutmak istemem. Her pedalımda aklımda olacak.

Yazımı elimden geldiğince tur gününü aktaracak şekilde yazacağım. Arada Süleyman abimden de bahsedeceğim…

Ayancık Öğretmenevindeyim, saat sabahın 7:30’u. Uyanmakta zorlanıyorum ve alarmı erteleye erteleye 8’de anca uyanıyorum. Sabah temizliğinin ardından hızlıca toplanıyorum ve kahvaltımı yapıyorum. Sonra ise yola koyuluyorum. Bugün yolum zorlu olacak ve muhteşem manzaralar eşlik edecek, bunun bilincindeyim. Saat 08:40 gibi artık Ayancık’ı çıkıyorum.

Çıkar çıkmaz rampa ile karşılaşıyorum. Dün bu yolu inmiştim, şimdi ise çıkıyorum. Bartın kavşağına kadar devam edecek ve sonra inişe geçeceğim. Bu güzel yerde durup biraz soluklanıyorum.

Sonra ise durmadan pedalımı çeviriyorum ve kavşağa varıyorum. Sol taraf dün geldiğim yol, ben ise sağ taraftan Türkeli yönüne devam edeceğim. Buradan sonra biraz iniyorum ve köprüden geçiyorum.

Köprüden geçtikten sonra ise tekrar rampa ile karşılaşıyorum. Ama bu güzel manzarada rampanın hiç önemi yok. Hem acelem de yok, yavaş yavaş çıkmaya başlıyorum. Sık sık durarak tabi, bu güzelliklerin hiç birisini kaçırmak istemiyorum.

Bir çeşme başında su için duruyorum. Aaaa bir de ne göreyim? Elma 🙂 Ama henüz olgunlaşmamış. Yine de birkaç tane kopartarak yiyorum.

Suyumu da doldurduktan sonra tekrar yola koyuluyorum. Ama çıkış hiç bitecek gibi görünmüyor. Dayan bedenim dayan. 🙂 Yeşilliğin güzelliği ile gidiyorum. Yol çok sakin, bu benim için güzel bir haber.

Önümde yer alan ilk ilçe Türkeli, ama oraya daha 20 km yolum var. Bu arada çıkış devam ediyor tabi.

Sık durduğum molalarda çiçekleride çekiyorum. Bitki çeşitliği açısından zengin bir alandayım. Batı Karadeniz…

Çıkıştan sonra iniyorum tabi doğal olarak. Ve bu zaman zarfında 10 km yol almışım ki önüme çıkan tabelada Türkeli’ye 10 km kaldığı yazıyor.

Biraz daha indikten sonra karşıma Güzelkent kasabası çıkıyor. Çok güzel bir sahil kenti. Merkezine girmiyorum ve Türkeli’ye devam ediyorum ve Güzelkent çıkışında “Bayrak” anıtı önünde duruyorum. Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiirinden bir mısrayı okuyorum.

Bayrak anıtından Güzelkent (Helaldı) görüntüsü…

Buradan sonra Türkeli’ye çok yolum kalmıyor ve yolum sahil boyunda devam ediyor. O nedenle manzara bu defa biraz daha mavi.

Saat 11:30 gibi Türkeli ilçesine giriş yapıyorum.

İlçede vakit kaybetmeden Çatalzeytin’e doğru devam ediyorum. Tabi bu arada Süleyman Abi ile telefonlaşıyoruz. Yarın İnebolu’ya gelecek ve ertesi gün birlikte Kastamonu’ya pedallayacağız. Süleyman Abinin kayınvalidesi İnebolu’lu ve beni onlar ağırlayacaklar. O nedenle sık sık telefonlaşıyoruz ve nerede olduğumu öğreniyor.

Türkeli geride kalıyor ve Çatalzeytin’e hızla ilerliyorum.

Yolumun manzarası epeydir hasret kaldığım manzaralardan…

Hep hayalini kurduğum bir fotoğrafı burada çekiyorum. Deniz fonunda çiçek. 🙂

Kastamonu il sınırlarına ayak basıyorum. Turumun 23. şehrine giriş yapıyorum.

Kastamonu il sınırına girmemle Çatalzeytin’e de girmem bir oluyor. Saatim ise 12:23…

Burada başıma gelen garip bir olaydan bahsetmek istiyorum;

Çatalzeytin sahil yolunda ilerliyorum, tam merkez civarlarında bir çocuk, çocuk diyorum ama benim yaşlarımda. Gelip bana – Ne dolaşıyorsun burada çıplak çıplak, diyor. Ben şaşkınlıkla ne demek istediğini anlamaya çalışıyorum. Bakıyorum acaba bir yerim mi açık da ben görmüyorum. Şöyle bakınıyorum ama yok, herşey normal. Bende ne diyorsun diye cevap veriyorum. Ama arkadaş hala ısrarla aynı şeyi söylüyor. Bende – kardeşim, şikayetin varsa buyur gel jandarmaya beni şikayet et diyorum. 🙂 Ama hiç oralı değil ve dolaşma buralarda böyle, git buradan diyor. Çok geçmeden arkadaşları geliyor ve çocuğu benden uzaklaştırıyorlar. Arkadaşlarından bir tanesi, – Abicim sen devam et, boşver bu arada sırada böyledir diyorlar. 🙂 Bende ne oldu, ne bitti şaşkınlıkla yoluma devam ediyorum. Tabi tayt bu arkadaşları rahatsız ediyor ama tabi bisiklet sporunun gereksinimi olduğu için yapacak hiç bir şeyim yok.

Çatalzeytin’i geride bırakıyorum macerası ile. Sonra ise tekrar rampa çıkıyor karşıma. Tırmanmaya hazırlanıyorum ve rolantili bir şekilde pedallıyorum. Yükseldikçe geride kalan manzaraları fotoğraflıyorum.

Yine bir çeşme başı molası…

Bu defa önümde ki ilçe Abana ve 15 km yolum var. Ne kadar rampa, ne kadar iniş pek bir bilgim yok. Tek bildiğim hala çıkıyorum. 🙂

Bugün yaşanan ikinci bir olay ise rampa tırmanırken karşımdan gelen bir bisikletçi oluyor. Tabi ben çıkıyorum, o iniyor. 🙂 Birbirimizi görür görmez hemen duruyoruz. Hiç tanımadığım bu abi ile hemen selamlaşıp sarılıyoruz. Kısa bir rota bilgisinden sonra oturup biraz muhabbet etmek istiyoruz. Ama benim geldiğim yönde en yakın Çatalzeytin, dönmek istemiyorum. Ki o rampayı tekrar çıkmak zor. 🙂 Ama Ahmet Abi ( ismini öğreniyorum tabi hemen) ise hemen bir km geride bir köy var orada otururuz diyor. Tabi bu durumda Ahmet abi indiği rampayı tekrar çıkmak zorunda kalıyor. 🙂 Bu iyilik için tekrar teşekkür etmek gerek.

Denizbükü köyüne ulaşıyoruz ve kahveye oturuyoruz. Çaylarımızı ısmarladıktan sonra muhabbete devam ediyoruz. Ahmet Abi Hatay’dan Sarp’a kadar kıyıdan dolaşıyormuş. Bende turum hakkında kısaca bilgi veriyorum ve rotamı gösteren broşürümden veriyorum. 🙂 Bugün Sinop’a kadar gidecekmiş. Günlük olarak epey yol alıyor, ben daha yavaş kalıyorum onun yanında.

Yaklaşık yarım saat kadar vakit geçiriyoruz ve ikimizde farklı yönlere hareket ediyoruz. Köy nihayet ki zirve köyüymüş, ikimizde inişe geçiyoruz bu noktadan sonra. 🙂 Son olarak ise Buradan Ahmet SUNAYOL abime çok çok selamlarımı iletiyorum.

İniş hızıyla devam ederken Abana’ya 5 km yolum kaldığını görüyorum. Açıktım da, yemeği Abana’da yemeyi planlıyorum. O nedenle durmadan yola devam.

Saatim 15:00’i gösterdiği sırada Abana’dayım. Tekrar Süleyman Abi ile telefonlaşıyoruz. Abana’da olduğum bilgisini veriyorum. Daha 20 km yolum var İnebolu’ya. Ama yemek molası da vereceğim burada diye bilgilendirmede bulunuyorum.

Abana merkeze giriyorum ve yol üzerinde bulduğum bir lokantaya giriyorum hemen. Güzel ve sulu yemekler var. Tabi yine param kısıtlı olduğu için şöyle ucuz yollu bir şeyler sipariş ediyorum. Olduğu kadarı ile güzelce doyuruyorum karnımı, bol ekmekli olarak. 🙂 Yemek molasından sonra tekrar yoluma koyuluyorum ve saat 15:30’da Abana çıkışında İnebolu’ya 21 km yolum kaldığını görüyorum.

Km.ler hızla altımdan akıyor, tabi pek durmuyorum. Çünkü bir taraftan da Süleyman Abi ile telefonlaşıyoruz ve kayınpederinin beni beklediğinden bahsediyor. Bende fazla bekletmek istemiyorum tabi ki. İnebolu’ya son 11 Km…

İnebolu 8 km…

Ara ara güzel manzaralar içinde durmak gerekiyor tabi. Yolum deniz kenarında ama bir niş bir çıkış. Sık sık ve kısa kısa iniş ve çıkışlarla dolu.

Güneş giderek batmaya hazırlanıyor. Ters ışıkta yol ve deniz…

Saatim 17:30 ve ben İnebolu’ya giriş yapıyorum. İlk iş olarak Süleyman abiyi arıyorum ve giriş yaptığımı söylüyorum. Hemen bana adresi bildiriyor ve kayınpederi olan “Şeker Mehmet’i” bulmaya gidiyorum. 🙂

Birkaç yere sorduktan sonra “Şeker Mehmet” amcamın evini buluyorum ve kapısını çalıyorum. Muhteşem bir şekilde karşılanıyorum. Bisikletimi evin bahçesine koyuyorum. Üzerimi değiştikten sonra Mehmet Amca ile çarşıya çıkıyoruz ve İnebolu’yu geziyoruz. Beni yemeğe götürüyor sağ olsun ve karnımı doyuruyor. 🙂 Mehmet amcam ile bir bardak çay içtikte sonra İnebolu’yu gezmek için ayrılıyorum. Yaşlı olduğu için onu yormak istemiyorum. Tabi beni sıkı sıkı tembihliyor, eve geç kalmamam için. 🙂

Merkezde bulunan Şehir Şerife Bacı Anıtını fotoğraflıyorum.

Tabi bu arada İnebolu Tarihi Evlerini de es geçmemek gerek. Bunları yıkmak yasak ve koruma altındalar. Bu nedenle çok önemli yapıtlar bunlar ve belediye de gereken değeri veriyor.

İnebolu hakkında kısa bir bilgilendirme…

Kayık ve tarihi İnebolu evlerinin maketi. 🙂

Gün sonunda İnebolu’nun çarşısını geziyorum ve buradan da eve doğru gidiyorum.

Akşam yemeğini hep birlikte yiyoruz ve Şeker Mehmet Amcam ile laflıyoruz biraz. Tabi şu an yapmış olduğum şeyleri onlara anlatmam çok zor. Teyzem ile de güzel bir muhabbet ediyoruz. Bana karpuz kesip getiriyor ve birlikte yiyoruz.

Yarın sabah Süleyman Abimler İstanbul’dan yola çıkacaklar ve akşama İnebolu’da olacaklar. O nedenle bir gün daha burada kalacağım. Geldikten sonra ki gün ise birlikte Kastamonu’ya gitmeyi düşünüyoruz. Bugün yol beni biraz yordu ve saat 22:00’de uyuyakalıyorum.

Not: Yine üzücü bir durum ki, sevgili Şeker Mehmet Amcamın eşini, rahmetli Süleyman Abimin kayınvalidesini geçtiğimiz yıl kaybettik. 🙁 Bu üzücü bir durum. Bu günler hiç aklımdan çıkmayacak. Göstermiş olduğu misafirperverlik herşeye değer benim için. Ruhunuz şad olsun Sevgili Süleyman Abim ve kayınvalidesi. İsmini unuttum, ah keşke hatırlayabilsem. 🙁

Yol Bilgileri

Ayancık’tan İnebolu’ya gitmek pek kolay olmuyor. Türkeli, Çatalzeytin ve Abana’yı takiple 90 km sonunda ulaşılabiliyor. Yol çok engebeli ve zorlayıcı. Uzun çıkışların yanı sıra kısa çıkış ve inişlerde mevcut. Ama güzel manzaralar bunları unutturmaya yetiyor.

Gün Toplam Km: 92,69 | Ort. Hız: 17,6 | Max. Hız: 55,0 | Bisiklet Kullanma Süresi: 06:36:55

Tur Toplam Km: 2684,48

36.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Ayancık-İnebolu); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?

Sevgi ve Saygılarımla…

Pedalla Türkiye 36.Gün ( Ayancık – İnebolu )” üzerine 3 düşünce

  • 11 Ocak 2011, 19:45
    Permalink

    Tarihi ev acaip hoşuma gitti Valla bi gün yolum düşerse ilk soracağım şey ev olacak:):)

  • 14 Ocak 2011, 19:17
    Permalink

    yine güzel bi gezi ve muhteşem fotolar….tşk ler…

  • 06 Aralık 2013, 09:46
    Permalink

    Yaptığınız turla gezip gördüğünüz iyi yerleri ve güzellikleri insanlara izlettirdiniz için bu güzel çalışmanızı kutluyorum . İnsanlarımız güzel hareketleri görmeye layık değil mi .

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.