16 Ekim 2013
Van’dan Hakkari’ye olan yolculuğumun ikinci gününden herkese merhaba. 🙂
Başkale Öğretmenevinde geçirdiğim gecenin ardından Hakkari’ye gitmek üzere öğretmenevinden ayrılıyorum. Sabah kahvaltısı için açık olan marketten kek ve meyve suyu alarak yola koyuluyorum. Uygun bir yerde durup karnımı doyuracağım. Sabahın erken saatinde hava biraz soğuk. Sıkı sıkı giyinip inişe geçiyorum. Bugün yolumun büyük kısmı iniş olacak. Turun en zorlu yeriyse Hakkari’ye çıkan 7 km tırmanış olacak.
Trafiğin az olduğu yolda yine kendi halimde pedal çeviriyorum. Çok keyif alıyorum burada. Yol neredeyse tamamen bana ait.
Sabah güneşinin getirdiği huzur ile el sallıyorum tüm dostlarıma. 🙂
Biraz ilerledikten sonra bütün gün bana eşlik edecek olan Zap Suyu ile buluşuyorum. Suyun akışına pedal çevireceğim. 🙂
Saat 8.30’a doğru Hakkari il sınırlarına giriyorum. Uzun süre fotoğraf çekmeden pedal çeviriyorum. Bazen, gördüklerim bana kalsın, anın güzelliğini yaşadım ve geçti gitti, çekmeye gerek yok, diye de düşünüyorum 🙂
Hakkari’ye 60 km yolum kalmış. Henüz çok erken, o yüzden hiç acele etmeden, tadını çıkartarak pedal çeviriyorum.
Saat 9’a gelirken kahvaltı için uygun bir yer buluyorum nihayet.
Kahvaltıdan sonra tekrar devam ederken…
Derin vadiler görünmeye başladı. Sarp yamaçlar manzarayı çok güzelleştiriyor.
Saat 9.15’te Yüksekova kavşağına geliyorum. Burası jandarma kontrol noktası olduğu için fotoğraf çekmek yasak. O nedenle sadece tabelayı çekebiliyorum. Kavşakta bulunan tesislerden birisinende çay içmek için duruyorum ama elektrikler olmadığı için çay da yok diyerek geri çevriliyorum. Ben de oyalanmadan yoluma devam ediyorum.
Hakkari’ye yaklaşıyorum, son 40 km
Zap Suyu vadisinden salınmaya devam ediyorum. Burada duble yol başlıyor.
Zap Suyu üzerinde asma köprü ilgimi çekiyor ve hemen yönümü o tarafa çeviriyorum. Fotoğraf çekip sallanan köprüden hemen iniyorum.
Saat 10.00 ve Hakkari’ye 30 km kaldı. Burada yol baya daralıyor.
D400 karayolunda mutlu mesut pedal çeviriyorum. 🙂
Ördekli kasabası kavşağından geçiyorum.
Zap Suyunun karşı yakasında otlayan hayvanları izlerken dinleniyorum bir süre.
Yol iyice daraldığı gibi, yol yapım çalışmaları da var.
106 metre uzunluğundaki Erziki Tünelini geçiyorum.
Saat 10.30 ve Hakkari’ye 20 km yolum kalıyor. 12 km sonra tırmanış başlayacak. 🙂
Zap Suyunun bir sağından ilerliyorum, bir solundan. Zap II ve Zap I köprülerinin üzerinden geçiyorum.
Biraz ilerledikten sonra 96 metrelik Arslankaya Tüneli çıkıyor karşıma.
Tünele girmeden önce son kareyi çekiyorum.
İlerledikçe manzaralar daha göz alıcı olmaya başlıyor.
Turumun en ürpertici görüntüsünü çekiyorum. Gündoğdu mağarası tabelasını görünce duruyorum. O kadar dik yamaçtan geçiyorum ki güneş bile girmiyor vadiye.
Mağarada görecek pek bir şey olmadığı için tekrar yoluma devam ediyorum.
Saat 11.00 oldu ve Hakkari’ye artık 10 km yolum kaldı. Buradan 3 km sonra tırmanışa başlayacağım. Turumun son kısmı beni epey zorlayacak gibi. 🙂
Şırnak, Hakkari kavşağı da Yüksekova kavşağı gibi kontrol noktası. O nedenle orada da fotoğraf çekmeme izin vermiyorlar. Depin köprüsü üzerinden geçip Hakkari’ye doğru devam edeceğim.
İşte tırmanışın başındayım. 🙂 Hakkari il merkezine kadar tırmanacağım. Burada hatıra fotoğrafı çekip asılıyorum pedallara.
Yükseldikçe vadiyi izliyorum. Derenin hemen yanında giden yol ise Şırnak’a devam ediyor. Bir gün o yoldan da pedallayacağım. 🙂
Artık Hakkari görünmeye başladı. Döne döne çıkmaya devam ediyorum.
Hakkari giriş tabelasını hala göremedim. Belki de göremem diye çıkış tabelasında fotoğraf çekiyorum. Burada biraz soluklandıktan sonra tekrar devam ediyorum.
Bu fotoğrafı çektikten üç dakika sonra Hakkari giriş tabelası karşıma çıkıyor. Saat 11.40’ta giriş yapıyorum. Ama merkeze daha çıkış var. Burada Orhan Bahçetepe ile buluşacağım. Atatürk Polis Merkezinde olacağını söylemişti. Orayı bulana kadar pedal çeviriyorum.
Hakkari’nin en güzel manzarası olan Sümbül Dağı ile bisikletimin fotoğrafını çekiyorum.
Tırmanmaya devam ediyorum, bitecek gibi görünmüyor. 🙂 Artık iyice yorgunluğu hissediyorum.
Saat 12.00 gibi nihayet ulaşıyorum. Orhan beni görüp hemen yanıma geliyor. Ayaküstü tanıştıktan sonra çay içip biraz soluklanmak için oturuyoruz. Biraz muhabbetin ardından birlikte öğle yemeği yiyoruz.
Güzel muhabbet ortamından sonra Orhan’ın yanından ayrılıyorum.
Saat 13.00 aracından Van’a dönüş biletimi alıp, hareket saatine kadar Hakkari’nin merkezinde geziniyorum.
İki günlük turun ardından Van’a, ardından da Muğla’ya geri döneceğim. Bisikletim katlanabilir olduğu için sorunsuzca minibüsün bagajına yerleştiriyorum. İki günde geldiğim yolu üç saatte geri dönmüş olacağım. 🙂
Muhteşem manzaralar ile süslenmiş rotayı geçmiş olmamın verdiği hazzı tarif edemem. Şu üç günlük Van gezimde kendi adıma birçok şey kazanarak geri dönüyorum. Türkiye’nin en büyük iki geçidini geçmiş olmak benim için ayrı bir keyif tabii.
Türkiye’nin herhangi bir noktasından tekrar birlikte olmak dileğiyle…
Başkale – Hakkari Güzergâh ve Yükselti Haritası;
Saygılarımla…
merhaba…
uzun zamandır takip edememiştim sizi…yine çok güzel bir macera..bu yıl haziran ayında gittim Hakkari’ye ben de sizin gibi yie mi tabela yok dedim ama bu sefer buldum ve daha önce dediğim gibi 81 il tabelasını da bitirdim.
yolunuz hep açık olsun…sizi takip ederken gerçekten bizi alıp götürüyorsunuz bambaşka bir dünyaya..pedalınıza sağlık…
Ben de her geçtiğim şehir tabelasının fotoğrafını çekiyordum, yalnız değilmişim… Yolunuz hep açık olsun…
Merhaba,
O bölge çok tehlikeli diye duymuştum.
cesaretinize hayran kaldım.
Saygılar.
İnanın bana,böyle turlar için Türkiye’nin en güvenli yeri burası. Misafirperverlik, saygı.. Daha ne isteyebilir ki insan böyle bir durumda. Umarım buraları TV de gördüğünüz gibi yargılamayı bırakır gerçekleri görürsünüz..
güzel bir gezi olmuş elinize sağlık